WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05362004002

Alparslan AKBAŞ

Enflasyondaki Potansiyel Enerji
29.06.2024

 

Hayat pahalılığı olarak da adlandırılan enflasyonist süreç etkisini göstermeye devam ediyor. Halkın çoğunluğunun etkisi altında kaldığı bu durum kısa sürede oluşmadığı gibi yakın zamanda da etkileri azalacak gibi durmuyor.

Kullanılabilir durumda olan para miktarı ile piyasadaki mal ve satın alınabilir hizmetlerin toplam değeri arasındaki ilişkiye göre yükselip alçalan enflasyonun birçok değişkeni var. Bunlardan en önemlisi ve merkez bankasının en önemli aracı politika faizidir.

Ekonomi alanında çalışma yapan bilim adamları politika faizinin doğru zamanda ve yeterli seviyede hareket etmesi gerektiğini aksi halde faydasının olmadığı gibi güvensizlik duygusunu artıracağını çalışmalarında işlerler.

Halen ülkemizde enflasyon oranı TÜİK açıklamasıyla yaklaşık %70 seviyelerindedir. Politika faizi ise %50dir. Son 3 Para Politikaları Kurulu kararında politika faizi sabit bırakılırken genel olarak ekonomik görünümün olumlu olduğu vurgulandı.

Uzun yıllardır ekonomi yönetimi kısmen değişiklik gösterse de ekonomiye yön veren politik karar vericiler değişmedi. Ancak ekonomide çok çalkantılı bir on yılı geride bıraktık. Geldiğimiz noktada halk inanılmaz bir hayat pahalılığı ve geçim zorluğu yaşamaktadır.

Hayat pahalılığını toplumun önemli bir kısmı yaşarken diğer küçük kısmın böyle bir durumdan habersiz olduğu sosyal medyaya yansıyan bir diğer acı gerçek. Daha acısı ise geçim zorluğu yaşayan toplumun önemli bir kesimi iken politik karar vericileri sorgulamayan da toplumun bu kesiminin olmasıdır. Bu durum bir süre sonra toplum sosyolojisi alanında çalışan bilim adamlarının konusu olacağı da benim iddiamdır.

Yıllarca tutarsız politikalar neticesinde ülke ekonomisini ilk aldığı seviyenin daha da altına çeken yöneticilerini sorgulamayan halkın ikna edilmesi ise en şaşırtıcı gerçektir. Eskiler ‘Allah’ın hakkı üç’ derler. Yani olumsuz bir durumda 3 hak verilir kişiye. Ancak bunu kullanan siyasetçi 15 yılda ülkeyi her alanda en düşük seviyelere indirmek için kullanırsa o halkı da sorgulamak mecburi olur demek istemem çünkü ülkemizde demokrasi var.

Demokrasi uygulandığı iddia edilen ülkelerde demokrasi de nedir diye sorulmamalı kesinlikle. Halkın kendi kendini yönetmesi, çoğulculuk, yönetimde eşitlik ve şeffaflık, yönetimin bir kişi elinden değil de bir heyet tarafında gerçekleşmesi gibi söylemler sıkça ifade edilir. Ülkemize bakan yönüyle demokrasiyi, cumhuriyeti, kişisel hak ve özgürlükleri, adaleti ve birçok değeri sadece kitaplardan okuyan çocuklarımızın anlama seviyeleri hızla düşmektedir. İnsan yaşamadan bilmez der eskiler. Ne kadar da haklılar. Peki sadece demokrasi ve ekonomide mi?

Atatürk Gençliğe Hitabesinde ‘aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir’ der.

Yıllarca ülkeye hizmet veren emeklisini yokluğa mahkûm eden yönetimin halkı için çalışması beklenen görevlileri rezil bir durum içinde.

Adaleti sağlaması gereken görevliler ahlaken çöken bir toplumun fotoğrafı olmuş. Hakimlerin savcıların ilişkileri sözüm ona magazin haberlerini sollamış.

 Mafya diye kameralar eşliğinde gözaltı yapılan kişileri tutuklayan başkentin emniyet amirlerini rüşvet ve adaleti yanıltmaktan tekrar gözaltına alınması zaruret olmuş.

Gelişmiş ülkelerde devletlerin yöneticileri market alışverişini yaparken bizim ülkemizin bürokratları safa içinde. Halka tasarruf diyen devletin ekonomi yönetiminin ve bürokratlarının neredeyse tamamı en az 2, bazıları 3 kurumdan maaş alır durumdalar.  

Tam da bu gibi örnekler açıklanarak toplum aydınlanmasın ve yönetimi sorgulamasın diye etki ajanlığı adlı yasa çıkarılmaya çalışılıyor. Daha önce de adaletin sağlanmasında somut şüphe - makul şüphe olarak değiştirilmişti. Yöneticiler kimse konuşmasın, sorgulamasın, irdelemesin herkes kabullensin istiyor.

Bir ülke için ekonomi sadece ekonomi değildir. Enflasyon sadece politika faizine bağlı değildir. Bunlar sadece bir etken. Birçok neden var ekonomiyi etkileyen. Ekonomi aynı zamanda demokrasidir, adalettir, güvendir, insan haklarıdır, eğitimdir, bilimdir, teknolojidir, gelişmedir vs.

Ekonomik refahın yükselmesini bekleyen toplumlar ülkede yaşanan her olumsuzluğu sorgulamalı ve tepki göstermelidir. Hükümetin büyüme rakamları kimseyi yanıltmasın ülkemiz önemli bir fakirleşme girdabında sürüklenmektedir. Bu durumda enflasyon uzun yıllar elimizde biriktirdiklerimizi tırtıklamaya toplumu fakirleştirmeye devam eder.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)
  • adil

    adil

    29.06.2024 15:43

    adelet beklediğimiz insanların organize halde rüşvetçi olması çok korkutucu. biz bu savcılardan hakimlerden ne ummalıyız ?

  • adanalı

    adanalı

    29.06.2024 15:42

    hakime hanımla aynı şehirde bulunduğum için utanıyorum

Yazarlar