
05362004002
Özer Akbaşlı
Son zamanlarda moda olan bir söylemi. Üretim, üretim, üretim…
Doğru, üretelim de nasıl üretelim?
Tek amaç üretmek ve üretirken “benden sonrası tufan mı” diyelim?
Olmaz böyle bir düşünce. Olmamalı da.
Asıl olan üretimde tarihsel süreci de göz önüne alarak sahip olduğumuz ve öğrendiğimiz değerleri, büyüklerimizden gördüklerimizi, geleneklerimizi, aklımızın yettiği yeni dünya düzeninin sağladığı imkânları ve gelecek nesillere neler bırakabileceğimizin öngörüsü ile düşüncelerimizi ve çalışmalarımızı bir süzgeçten geçirip harmanladıktan sonra üretimi bir bütün olarak gerçekleştirmemiz gerekir.
Toprak, fındık ağacı, su ve insan kaynağı dörtlüsünü sosyolojik olarak değerlendirmeli ve hayata geçirmeliyiz.
Toprağımızın bize ve gelecek nesillerimize uzun yıllar yetebilir olmasını sağlayacak başta erozyona karşı önlemler almalıyız. Karadeniz’in dik ve sarp yamaçlarında fındık tarımı erozyon için bir şans ve hatta şans ötesi bir tarımsal üretim biçimidir. Fındık ağaçlarının saçak köklü olması ile toprağın yüzeyine milyonlarca kök atarak toprağı tutması, yağışlarla toprakların derelere gitmesini engellemekte bir velinimettir.
Fındık ağacı çeşidini en az 50 yıllık öngörü ile belirlemeliyiz. Verimliliği, hastalıklara karşı dayanıklılığını, bahar soğuklarından etkilenmeyecek geç çiçeklenen, yeni dikim sistemleri, hasat kolaylığı vs. gibi birçok konuda avantaj sağlayacak, meyvesinin aroması, yağ oranı, dayanıklılığı, depolanması gibi detaylara dikkat edilerek seçimler yapmalıyız.
Su durumu ise herkesin bildiği gibi değildir. Karadeniz bol yağış alması ile şanslı olduğu kadar yer altı ve yüzey suları açısından hiç de şanslı değildir. Fındık tarımında suyu efektif kullanmak, sudan olduğunca yararlanmak, kişisel su ihtiyaçlarımızı da minimize etmek en başta gelen görevlerimiz arasında olmalıdır.
Diğer bir başlık olan İnsan kaynağı olarak ise maalesef üzerimize düşenlerin sanırım son yıllarda yüzde birini bile yapmıyoruz. Başta bilginin paylaşılması, komşular arasında yardımlaşma, üretici dayanışması olmak üzere birçok konuda sınıfta kalıyoruz. Yıl içerisindeki bahçe budanması, temizlenmesi, gübreleme, ilaçlama, hasat, harman ve depolama işlerinde yaptığımız çalışmalarda ekonomi ölçekli bakış açımız bizleri insani duygulardan uzaklaştırmaktadır. Başta üreticilerin kendileri olmak üzere çalışanlarımıza sunduğumuz imkânlardaki yetersizliğimiz veya üşengeçliğimizle hiç de iyi şeyler yapmıyoruz. Çalışanlarımızın beslenmesi, konaklaması, sosyal ihtiyaçlarının karşılanmaması bizleri birazcık değil epeyce insanlık dışına itiyor. Bu durum ‘’önce insan’’ bakış açısına son derece ters bir durumdur. Çalışma saatlerine uyum, insan gücüne orantılı ağırlıklar, kişisel koruma malzemelerinin temini, beslenme, sosyal imkânlar ki banyo, tuvalet, yatak yerleri, televizyon, internet gibi ihtiyaçların karşılanması olmaz ise olmaz olmalıdır. Ayrıca, çalışınlar la dostlukların kurulması, birlikte zaman geçirilmesi, ihtiyaçların karşılanmasından daha önemlidir. İlk yardım malzemelerine erişim, tarım alanı dışındaki yörenin tarihi, turistik ve ören yerlerinin gezdirilmesi, yöreye özgü yöresel yiyeceklerin ikramı gibi kişiyi kendince özel hissettirecek tutum, insanı bir yaklaşımın ötesinde çalışanların verimliliği ne de önemli katkı sağlayacaktır. Çalışanlarla birlikte harman şenliği düzenlenmesi, mahsulden bir miktar hediye verilmesi, ücretlerin gününde saatinde ve zamanında ödenmesi, asla ve asla borçlanılmaması ‘’emeğe saygı’’ temel prensiplerden en önemlisi olmalıdır.
Mahsulün pazara arzından önce mahsule gerekli titizliğin gösterilerek kurutulması, yabancı maddelerden temizlenmesi, çuvallanması ve pazarın istediği normlara uygun hale getirilerek pazarda mahsulle gurur duyulması, onunla organik bir bağ hissi oluşması, pazarda üstünlük sağlayacak bir ayrıcalık olmalıdır. Tek mesele ekonomi asla olmamalıdır. Her mesele bir bütün ve birlikte değerlendirilmelidir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Düzceli Yusuf BeyIRAKLI AZİZ VE EĞİTİM SİSTEMİMİZ SAKSIDA ÇİÇEK YETİŞTİRİYOR.. 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Muzaffer FıratPOLİTİK MASTÜRBASYON YAPAN TATMİNCİLER SÖZÜM HERKESE.. 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tezcan SolmazKarneler Geldi Ama Asıl Değer Notlarda Gizli Değil 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fatih ÖZÜDOĞRUŞİİR VE ŞAİR.. 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alparslan AKBAŞKim Kazanacak ? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
By GölgeEKREM İMAMOĞLU’NUN EMNİYETTEKİ İFADESİ DÜNYA BASININDA İLKE DEFA BURADA. 22.03.2025 Tüm Yazıları
-
Gökalp AtsızDüzce Dağı 8.07.2024 Tüm Yazıları
-
Fotolu YorumREFAH’TA ÇADIRLARA SIGINAN SAVUNMASIZ ÇOÇUKLAR BURADA BİZ VARIZ DİYE DUA EDİYOR. 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
AvrupalıNeden Murat Aydın? 22.02.2024 Tüm Yazıları
-
Kul Garip (Ekrem Gül)Fatih Sultan Ruhu Dirildi Bugün 30.05.2022 Tüm Yazıları
-
Özer AkbaşlıFındık üretimi yaparken neleri atlıyoruz? 18.04.2022 Tüm Yazıları
-
Av. Elvan KılıçOrman yangınlarının cezai boyutu 2.08.2021 Tüm Yazıları
fındıkçı
gübre fiyatlarını atlıyoruz, akaryakıt fiyatlarını atlıyoruz, işçi maliyetlerini atlıyoruz. diğerleri aklımıza gelmiyor zaten