Yıllardır Ortadoğu coğrafyasında mücadelesini sürdüren Hizbullah, İsrail’den intikam almak maksatlı yaptığı saldırı ile geniş çapta yaşanacak değişimin başlangıç gerekçesi oldu. Bu saldırı sonrasında yaşanacak değişimlerde yine en hazırlıklı taraf İsrail’di.

İsrail kendisine çelimsiz de olsa mukavemet eden Hizbullahı ve Filistin halkını yıllardır ezmeye devam ediyor. Adeta Hizbullahın en küçük hamlesine misliyle cevap verip topraklarını ve askeri nüfuz alanını hızla genişletiyor.

İsrail, Filistin topraklarında yaşattığı yıkımın ardından komşu ülke Lübnan’ın tüm savunma hattını imha ederek kendi için tehlikesiz bir hale getirdi. Bölgede en büyük tehlike olarak gördüğü İran Devletinin uzantılarını etkisiz hale getirilmesi bahanesiyle Lübnan’dan Suriye’ye ve İran’a geçen İsrail jetleri uzun süre bölgenin askeri üstlerini tahrip etti.

Teröristlerin tek hedefleri olduğunu her fırsatta vurgulayan İsrail Devleti sonunda bölge ülkelerini savunmasız bıraktı. Öyle ki düzenli birlikleri olmayan bölgedeki milis güçler aniden Suriye Devlet düzenine saldırıya geçerek ardı ardına büyük şehirlerin yönetimlerini ele geçirdiler. 

Yaşanan olayların içinden bakınca son derece olağan seyrinde devam eden bu isyan hareketi biraz dışarıdan bakıldığında önemli bir hazırlığın sonucu olduğunu gözler önüne serdi.

Yıllar evvel aynı tempo ile bölgede vahşi katliamlar yapan örgütler uzun süre sessizce hazırlandılar. Aynı zamanda kamuoyu bu vahşi örgütlerin imajlarını yeniledi. Bu gruplardan birine esir düşen 2 Türk askerinin infaz görüntüleri hala sosyal medyada izlenmeye açıkken aynı örgütlerin başarılı sonuçlarından sonra onları takdir edecek konuma gelmek ciddi bir gayret sonucu olsa gerek.

Farklı grupların köklü bir devletin yönetimine talip olması ve devrilen iktidarın ardından iç savaşa meydan vermeyerek yönetimi sağlamaya çalışmaları takdire şayan bir durumdur. Ancak dış basına yansıyan haberlerde Roma’da toplanan İngiltere, ABD, Fransa, Almanya ve İtalya dış işleri bakanları bölge temsilcilerinin de olduğu Suriye’nin geleceği konulu bir toplantı yaptılar.

Her gün Suriye’ye yapılacak yatırımlar, imar planları, planlanan ziyaretlerin haber yapıldığı ülkemizde Suriye’nin geleceği konusunda karar verici önemli bir ülke imajı çizilerken, yapılan toplantılara Türkiye’den temsilci bile çağırılmaması manidardır.

Türkiye’nin ulusal toplantılarda karar verici organlara çağrılmamasının nedenlerini eski Alman Şansölyesi Angela Merkel’in yönetimi zamanı için yazdığı günlüklerde göçmen konularındaki görüşme trafiklerinde bulmak mümkündür. 

Gelinin noktada Hamas ve Hizbullah ile mücadele ettiğini söyleyen İsrail geniş bir coğrafyada bir çok ülkenin sınırları içinde istediği hakimiyeti sağlamış olup askeri üstünlüğü ele geçirmiş durumdadır.