WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05362004002

Alparslan AKBAŞ

Reel Faiz Küçülüyor
27.12.2023

 

İnsanoğlunun kazancı neticesinde elde ettiği birikimlerinin nasıl değerlendireceğine karar verdiği en önemli etken enflasyondur. Birikimlerini nasıl bir yatırıma dönüştüreceği hususunda getiri analizi elbette önemlidir. Ancak fiili bir yatırım mı yoksa faiz geliri mi olacağına ekonomide yaşanan enflasyondan ülkede uygulanan politika faizini çıkararak oluşan reel faize bakarak karar verir.

Birikimleri aşındıran enflasyon eğer politika faizinden yüksekse reel faiz de yüksektir denir. Tabiî ki ekonomi politikalarının bu noktada çok önemli işlevleri vardır. Örneğin enflasyon hızla artarken politika faizi de düşürülerek kısıtlamaya gidiliyorsa yani faiz gelirinden tasarruf sahipleri dışlanıyorsa ekonomide kayıt dışına çıkış hızlanır. Zira faiz geliri ile mevduatının değerini koruyamayan varlık sahipleri menkul kıymetlere ya da kayıt dışında olan yatırım araçlarına yönelir.

Gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının enflasyona karşı en önemli aracı faizdir. Faizin enflasyonun üzerinde tutulması sermaye sahiplerini başka arayışlardan korur ve ülkenin sermaye yapısında sorunlara yol açmaz.

Reel faizin yüksek olması ise ülkede güvensizliğe yol açar ki ekonomik kırılmalar peşinden gelir. Oysa ekonomi ve sermaye sahipleri güven ister öngörülebilirlik ister. Enflasyon oranlarının baskılanabilmesi için politika faizinin enflasyona yakın seviyelere yaklaşması önemli ve güven vericidir.

 

Son yıllarda Türkiye’de yaşanan enflasyon ve faiz ilişkisi yukarıdaki tabloda verildi. Hangi yıllar ve dönemler olduğuna dikkat edilmelidir. Zira ülkenin varlıklarının enflasyon belası ile nasıl sarmaş dolaş olduğu ortadadır.

Cumhurbaşkanının ‘’Benden faizleri düşürmeyi beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu’’ dediğinden bu yana ekonomik kırılganlığımız hızla arttı. Tabloda da görüleceği üzere 2017 yılları ile başlayan kopuş 2020 yılı ile ivmesini artırdı. Enflasyon hızla tırmanırken Türkiye de yoksulluk ile boğuşma başladı.

Politika faizinin uzun süre düşük tutulması piyasaların düzenini o kadar bozdu ki 20 yılı aşkın süredir aynı zihniyetin yönettiği ülkede gençler ne yapacağını şaşırdı. Enflasyon karşısında ne yapılması gerektiği konuşulamadı bile çünkü ‘nas’ vardı ve gerisi teferruattı.  

Ülkenin yeni yönetim şekli buradaki kırılmanın olduğu yıllara denk gelmesi manidardır. Sık değişen ekonomi yönetimlerinin bağımsızlıklarından bahsetmeye gerek yok bile. En bağımsız çalışan kurum için bir sabah çıkarılan kanun hükmünde kararname yeterli oluyor. Hiç kimse nedenini soramıyor çünkü en bağımsız kurum artık sadece cumhurbaşkanlığıdır.

Yeni ekonomi yönetimi kendine özgü yol ve yöntemlerle ilerliyor. Ülke ekonomisi o kadar açmaz içinde ki güvenden başka çare görülmüyor. Merkez Bankası kademeli olarak politika faizini artırırken enflasyonun dizginini eline almaya çalışıyor. Alınan kararlar gerçekleşen aksiyonlar şu an bu yönde ancak Türkiye sürprizler ülkesi bunu unutmamalı.

Ekonomi bakanı ülkenin ekonomi politikaları için elinden geleni yapıyor. İlk görevi devraldığında Türkiye’nin rasyonel politikalara dönmekten başka alternatifinin olmadığını belirtmişti. Sonrasında paralel söylemler ve eylemler ile yoluna devam ediyor. Ekonomi, güven, tasarruf, yatırım, istikrar… Gereken her şeyi söylüyor ama hukuk diyemiyor.

 

     

 

 

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • kankam

    kankam

    27.12.2023 21:01

    bu ülkeyi düşünen yok herkes kendini düşünüyor. ne hükümet ne muhalefet herkes kendi çıkarını düşünüyor

Yazarlar