
05362004002
Alparslan AKBAŞ
Uygur Türkleri üstün bir medeniyet yaratarak Türk ve Dünya tarihinde parlak izler bırakmış kadim Türk tarihinin en önemli boyudur. Göçebe Türk toplumlarının arasında Türkistan bölgesinde yerleşik hayata geçerek güçlü bir toplumun temellerini atmışlardır. Türk Boyları Çin entrikalarından korunabilmek için Göçebe yaşarken Milli kimlik olarak en güçlü boy Uygur Türkleri yerleşik hayatı tercih etmiştir. Burada yerleşik hayata geçerek en önemli Türk devletlerine ev sahipliği yapan bu coğrafyanın önemi bir kez daha vurgulanmalıdır.
Çin devletinin Uygur Bölgesinde uyguladığı “Kardeş Aile” projesi sözde iki milletin uyumunu sağlamaya yönelik bir uygulamadır. Oysa erkekleri toplama kampına alınmış ya da tutuklanmış ailelerin yanına Çinli erkekler yerleştirilmekte zorla aile şeklinde yaşanması sağlanmaktadır. Çinli erkeklerle evlenen kadınlar rahat bir şekilde hayatlarına devam etmekte ve birçok sınırlamadan muaf tutulmaktadırlar. Çinli erkeklerle birlikteliği kabul etmeyen kadınlar ise toplama kamplarında birçok eziyete maruz bırakılmakta ve kendilerinden haber alınamamaktadır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi Komitesi’nin resmi yayın organı “Sincan Günlüğü” gazetesinin haberine göre resmi görevli adı verilen 1 milyon 120 bin Çin’li erkek Uygur Bölgesindeki ailelerin evinde kaldı.
Uygur Bölgesinde eğitim dili tamamen Çincedir. Çin devleti kendi kültürü ve dili altında eğitime izin vermektedir. Bunun haricinde örneğin Müslümanlar için değil Kuran-ı Kerim eğitimi, Kuran-ı Kerim’in kendisi dahi yasaktır. Uygur Bölgesinde yasaklar o kadar yaygındır ki özerk bölgenin resmi bayrağı olan Gökbayrak dahi yasaktır. Diğer yasaklara Uygur Bölgesinde “Muhammed, Ayşe ve Medine” gibi Türk ve Müslüman isimlerin yasaklanması gösterilebilir.
Uygur Bölgesinde gıda satan işyerlerinde “helal” sertifikası uygulamasını kaldırılmış domuz eti satışını tüm marketlerde zorunlu hale getirmiştir. Çin devleti toplu yemek imalathanelerinde et çeşitlerinin hepsinin ortak olarak kullanılması zorunluluğunu getirmiştir. Bu konularda Çin devletini kararlı tutumu ve aksi halde yaptırım uygulaması asimilasyondaki seviyesini göstermektedir.
Her sabah çeşitli evlerde operasyonlar yapılmakta ve Uygur Türkleri tutuklanmaktadır. Bölgeye yerleştirilen Çinlilere itirazlar bile suç sayılmakta buna itiraz edenler ise terörist olarak yargılanmaktadır. Bölgede uydu, internet ve telefon bağlantıları tamamen kesik olup dış dünya ile bağlantı kopuktur. Bölgeden İŞİD’e katılım sağlayan Türklerin varlığı propagandası yapılmakta Çin devleti ise Uygur Bölgesinde yaptığı bu zulüm ile radikal İslam’la mücadele ettiğini savunmaktadır.
Uygur Bölgesindeki Türkler için Çin’in yasakladığı her şey suç olup bu suçları işleyenler terörist olarak yargılanmaktadır. Ayrıca sadece Uygur bölgesinde siyasi suçlular idam cezası ile cezalandırılmaktadır. Örneğin çocuklarının Türkiye’de eğitim görmesi bölgede yaşayan ailelerin terörist olarak işlem görmesi için yeterlidir. Geride kalan ailelerin tüm fertleri yurtdışında herhangi bir ülkede eğitim gören çocukları bahanesiyle toplama kamplarına alınmakta ve ailesiyle iletişimi kesilmektedir. Bu duruma son zamanlarda ki en önemli örnek TBMM meclis grubu kürsüsünde konuşan Nursiman Gül Abdürrasid olmuştur. TBMM grup kürsüsünden Türk Halkına seslenirken “Benim çağrım siyasi değil insanidir” demesi çok acıdır. Dünyada bazı ülkelerle yapılan suçluların iadesi anlaşması ile de Uygur Bölgesinden kaçan Türkler terörist ilan edilmiş ve bulundukları ülkelerden iadeleri talep edilmektedir.
Uygur Bölgesinde pasaport başvurusu yapanlar toplama kampına alınmaktadır. Aileler fişlenmekte ve zamanla kaybolmaktadır. Kaybolmak deyince akıllara her şey gelebilir. Ama bir sabah evinizden çıktığınızda komşunuzun evinde hiçbir yaşam emaresinin bulunmaması, kimsenin olmaması ve bir daha komşu evde yaşayanların görülmemesi ve duyulmaması bu duruma örnektir. Toplama kamlarına alınanlar yaş gruplarına göre ayrılmakta ve bir daha birbiri ile görüşememektedir. Kültürel köklerinden kopartılarak Çin devletine sadık hale getirilenler yeni bir hayat ile devam etmekte, en küçük tereddüt edenler ise toplama kampında kalmaktadır.
Uygur Bölgesinde bulunan yüzlerce cami ve ibadethaneler ve kültürel mekânlar yıkılmış kalanlarına ise kameralar yüz tanıma sistemleri kurulmuştur. Kasıtlı olarak yıkılmayan ibadethanelere gelenler fişlenmiş ve ailesiyle birlikte toplama kampına alınmıştır. Bu durum az sayıda kalan ibadethaneler kimsenin gelmemesine neden olmuştur. Çin devleti dünyaya Uygur Türklerinin ibadethaneleri kullanmadığını, dini taleplerinin de gerçekçi olmadığı propagandasını yapmaktadır.
Uygur Türklerini bulundukları ülkelerden terörist oldukları gerekçesiyle iadelerini isteyen Çin devletine kınama mektubu yollayan ülkelerin bayrakları aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. 2020 yılında yapılan bu çağrıyı söz uçar yazı baki kalır diyen devletler imzalamış Çin devleti ile ticari ilişkilerimiz zarar görür diyen devletler ise bu uyarıda çekimser kalmıştır. Birleşmiş Milletlere üye bu ülkeler yapılan insan hakları ihlallerini açıkça kınayarak bir yol haritası çıkarmış Çin yönetiminden incelemelere izin verilmesini istemiştir.
Uygur Bölgesine sık sık yapılan testler ile Türklerin organ bilgilerinin yer aldığı veri tabanlarının oluşturulduğu ve böylelikle oluşacak talep ile kimin hangi organının alınacağı belirlenmektedir. Çoğunluğu Müslüman olan Türklerin alkol ve domuz eti yemek gibi alışkanlıklarının bulunmaması özellikle organ ihtiyacı olan zengin Müslüman ülkelerin dikkatini çekmektedir. Çin devletinin bu politikalarına iç güvenlik sorunu diyerek mektupla destek olan Kuveyt, Umman, Katar, BAE ve Suudi Arabistan gibi Müslüman kimliğinde olan ülkelerin organ talebinde ön sıralarda olduğunun bilinmesinde fayda vardır.
Her fırsatta Çin Devleti ile ticari ilişkilere vurgu yapan devletlerin maksadının ticaretten ziyade içe kapalı despotik yönetimlerle daha rahat çalıştığının bilinmesinde yarar var. Zira dünyada tamamen güven unsurunun üzerine inşa edilen swap anlaşmalarının durumu buna örnektir. Ekonomik olarak zor zamanlar geçiren ülkeler Çin devleti ile rahatça anlaşabilmektedir. Aslında burada en karlı çıkan bu tür devletleri kendine mahkûm eden Çin devletidir. Türkiye’de son yıllarda önemli bütçelerle yapılan Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprüleri, Avrasya Tüneli ve Marmaray’ın finansmanında Çin devletinin desteği yadsınamaz. Yapılması planlanan Kanal İstanbul projesine Çin devletinin finansman sağlaması haberlerine bu açılardan da bakmak yerinde olacaktır.
Ülkemizde de 50 bin civarı Uygur Türkünün yaşadığı tahmin edilmekte olup birçoğu kaçak yollarla Türkiye’ye giriş yapmıştır. Devlet yöneticileri resmi olarak Uygur Türklerinin sorunlarına eğilemese de TBMM’de yapılan başvurular oy çokluğu ile red edilmiştir. Türk milliyetçiliği denince söz hakkını kimseye vermeyen yetkililer “Uygur Türklerine yapılan soykırım araştırılması” önergelerine TBMM’de çekimser oy kullanmaktadır. Uygur Bölgesinde yapılan soykırım gerektikçe istismar edilmekte gerçek sorunların üzerine gidilmemektedir.
Yaşananları satırlara sığdırmak her ne kadar zor olsa da küçük bir hap gibi Türk coğrafyalarından birinin içine düştüğü hal özetlenmiştir. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının önde gelen şairi Abdürrahim KARAKOÇ Türk coğrafyası ile ilgili duygularını yıllar önce YEMİN şiirinde şu sözlerle vurgulamıştır;
Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan,
Bana zindan olur Maraş, Elbistan
İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Türkçe sevdalanan, İslâmca yanan
Adar milletine bir değil bin can
Yavuz Sultan Selim, Barbaros, Sinan
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Uyutulmuş köy, nahiye, ilçe, il
Yüreğimi yetmiş yerden yara bil;
Mehmet Âkif, Osman Batur, Şeyh Şâmil
Susarsam, hakkını helâl etmesin!
Yazarlar
-
Düzceli Yusuf BeyIRAKLI AZİZ VE EĞİTİM SİSTEMİMİZ SAKSIDA ÇİÇEK YETİŞTİRİYOR.. 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Muzaffer FıratPOLİTİK MASTÜRBASYON YAPAN TATMİNCİLER SÖZÜM HERKESE.. 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tezcan SolmazKarneler Geldi Ama Asıl Değer Notlarda Gizli Değil 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fatih ÖZÜDOĞRUŞİİR VE ŞAİR.. 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alparslan AKBAŞKim Kazanacak ? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
By GölgeEKREM İMAMOĞLU’NUN EMNİYETTEKİ İFADESİ DÜNYA BASININDA İLKE DEFA BURADA. 22.03.2025 Tüm Yazıları
-
Gökalp AtsızDüzce Dağı 8.07.2024 Tüm Yazıları
-
Fotolu YorumREFAH’TA ÇADIRLARA SIGINAN SAVUNMASIZ ÇOÇUKLAR BURADA BİZ VARIZ DİYE DUA EDİYOR. 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
AvrupalıNeden Murat Aydın? 22.02.2024 Tüm Yazıları
-
Kul Garip (Ekrem Gül)Fatih Sultan Ruhu Dirildi Bugün 30.05.2022 Tüm Yazıları
-
Özer AkbaşlıFındık üretimi yaparken neleri atlıyoruz? 18.04.2022 Tüm Yazıları
-
Av. Elvan KılıçOrman yangınlarının cezai boyutu 2.08.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.06.2025
31.03.2025
25.03.2025
25.02.2025
13.01.2025
19.10.2024
15.10.2024
16.09.2024
12.09.2024
17.07.2024