WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05362004002

Alparslan AKBAŞ

Doların Önlenemez Yükselişi
20.01.2022

Kredi Risk Primi (CDS) geri ödenmek üzere alınan bir kredinin geriye ödenememe riskini tespit etmek ve bu riske karşı kredinin sigortalanması için kullanılan değerdir. Yani kredi riskinin finansal olarak bir gösterge haline getirilmiş ve sayısal olarak ifade edilmiş halidir. Bu değer üzerinden krediyi veren kişi verdiği borcu sigorta eder. Bu prim aynen piyasada yaptırmış olduğumuz trafik sigortası primleri gibi tamamen güven unsuruna göre serbest piyasa tarafından belirlenir.

Eğer arabamızın modeli düşük bakımsız ve çok kaza yapmış ise ya da araç sahibi sürekli olarak ceza alan ya da kaza yapan biri ise trafik sigortası da yüksek olacaktır. Çünkü sigortacı bu araç ve şoföre güven duymamaktadır. Diğer bir ifadeyle kamyonu devirecek kişinin riski yüksek demektir.

2021 Yılının ilk günü 7,43 olan dolar kuru yıl içinde 18 lirayı geçti ancak ekonomi yönetimin tam olarak açıklanamayan müdahaleleri ile yılsonunda 13,40 civarında kapattı. Elbette yıl geneline bakıldığında yaklaşık %100 değer kaybı yaşandı.

 Kur artışları maliyetleri yükseltti. Türk Lirasında yaşanan bu değer kaybı enflasyona da çok etki etti. Kademeli olarak artan maliyetler tüketim mallarına yansımaya başladı. Elbette fiyat artışlarında maliyet artışı olduğu gibi gelecek beklentisi de etkili oldu. Zira uzun yılardır ülke dışındaki ekonomi piyasalarında yükselen bir CDS primleri vardı.

 Dolayısıyla gelecek beklentisi demek biraz iyimserlik olur; gelecek kaygısı daha yerinde bir tabir olabilir. Ülkenin referansı hükmünde olan CDS primlerindeki yükselme yurtdışından fon bulma maliyetlerinin yükselmesine neden oldu.

Artan kurlar karşısında neyse ki ekonomi yönetimi alternatif ürünler, alternatif politikalar bulmaya, bulmak için elinden geleni yapmaya hatta daha önce denenmiş ama başarılamamış politikaları yeniden denemeye kadar çözüm aramaya devam ediyor.

Son dönemin en çok duyulan ürünü ise Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Hesabı. Bu hesap ile döviz birikimi bulunanlara Türk Lirasına geçmesi kaydı ile kurda yaşanacak bir artışta zararının karşılanacağı sözü verilmiş oldu. Ancak bu zararın karşılanması hazine kaynakları ile yapılacağından 2022 kamu bütçesinde bulunmayan bu durumun nasıl temin edileceği soru işareti olarak duruyor.

Aşağıda tabloda verilen yükseliş beklentisine sahip enflasyonun baskılanmasında kullanılacak en güçlü araç olan faizin de düşürülme eğiliminde olması ekonomiye olan güvenin de kırılmasına neden olmakta. Tam da bu durumda kur garantisi verilen hesaplar için 2022 bütçesinde bir pay ayrılmayınca yeni para basılarak ödenmesi ihtimali artıyor.

Bağımsızlığının sadece kuruluş maddesinde kaldığı Merkez Bankasının tek görevi olan Türk parasının değerini korumak görevi de gerçekleşmesi güç olan bir beklenti olarak kalıyor. Ekonomi yönetiminin dışındaki ekonomistlerin Merkez Bankasının düşen rezervlerinin kuru baskılamak için satıldığının söylenmesi ise güven kaybını tetikliyor.  Aralık ayından bu yana bahsi geçen rakamlar 20 milyar dolara yakın olmakla birlikte uygulanan bu yöntemlerin Türkiye’ye özgü olması da yüreklerimizi ağzımıza getiriyor.

Güçlü ekonomilerin, gelişmiş demokrasilerin olduğu ülkelerin yapmış olduğu analizlerde gelişmekte olan ülke tahminleri ülkemizin isimlendirilemeyen bir ekonomik program uyguladığını ve gelecek tahminlerinin hiç de iç açıcı olmadığını dillendirmekte. Teknoloji ve internet sayesinde dünyanın küçük bir köy olduğunu savunanlar ise bu durumun bir dış güç manipülasyonu olduğunu söylüyor. Kahrolası dış güçler çocukluğumu, gençliğimi ve şimdide olgunluk çağımı yiyorlar. Bıkmadılar usanmadılar bizim ülkemizle uğraşmaktan…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.