Japonya'da atom bombasından sonra hayatta kalanlara "Hibakuşa" adı verilmişti. Bombalar, hibakuşaların vücudunda başta kanser olmak üzere tedavisi zor, şekil bozukluğu ve sakatlık gibi hastalıkların yanı sıra uzun süreli psikolojik çöküntülere neden olmuştu.

Binlerce kişinin ölümüne neden olan atom bombaları, oluşturduğu sıcaklıkla etki alanındaki tüm bitki ve doğal yaşamın da yok olmasına sebep oldu.

Patlama sonrası ortaya çıkan enerji, yaklaşık 2 kilometrekarelik alandaki tüm yapı, canlı ve tabiatı yakarken, atmosfere yayılan nükleer partiküllerin etkisi bugün dahi bölgedeki sularda halen görülüyor.

15 Ağustos 1945 yılında Japon imparator teslim oldu ve savaş bitti.

Bugün Gazze’ye 12 bin tondan fazla patlayıcı atıldı. Yani Hiroşima'ya atılan bombaya eş değer.

"İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye 12 bin tondan fazla patlayıcıyla saldırı düzenlediği, kilometrekare başına yaklaşık 33 ton patlayıcı düştüğü" kaydediliyor. Haaretz, Gazze Şeridi'ndeki 4 ayı aşkın süredir devam eden İsrail saldırılarının neden olduğu büyük yıkımı, "atom bombası sonrası manzaralara benzeyen görüntüler" olarak tanımladı.

Bilinen 40 bin insan vefat etti. Yıkılan, bombalanan evlerinin altında canlı canlı şehit olanları kimse bilmiyor.

Ben Gazze’de  bu atom bombası sonrası hayatta kalanlara ‘’Fedakuşu’’adını veriyorum.

Sahabeler anam, babam sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! derken çok ciddiydiler.

Gazzeliler de aynısını söylüyorlar. Kudüs için, özgürlük için, islam için canımız malımız feda olsun diyorlar. Özgürlük için fedakuşu olmaya hazır olduklarını söylüyorlardı.

Kalleş suikast sonucu şehit olan Hamas lideri İsmail Haniye ile son röportajı yapan Gazeteci Kemal Öztürk’e ne demişti. Haniye'nin son sözleri "Biz sadece Allah'a güveniyoruz. Allah'ın izniyle zafere ulaşacağız. Özgürlük için canımızı feda etmeye de hazırız" olmuştu.

Nûh (a.s.), sabrı tükenince kavmine bedduâ etmek mecbûriyetinde kalmış ve: «Rabbim yeryüzünde kâfirlerden bir tane bile bırakma!» demişti. (Nûh, 26)

Eğer onun gibi Ey Allah’ıb Resulü de bize bedduâ etseydin, bir tanemiz bile kalmaz, hepimiz helâk olurduk. İnsanlar Sen’in sırtına bastı, gül yanağını kanattı, dişlerini kırdı, lâkin Sen yine de ümmetin için ısrarla hayır istiyor ve şu niyazda bulunuyordun:

«Allâh’ım! Sen kavmimi mağfiret buyur! Zira onlar bilmiyorlar!»

Fakat şimdi tüm Dünya’nın gözü önünde bombalanan parçalanan çocukların,feryad eden anaların figanları arasındayız.

Allah’ım!Sen bize mağfiret buyur.Zira her şeyi görüyor, biliyor  ve anlıyoruz.Ama elimizden bir şey gelmiyor duadan başka.

Şimdi Gazze’de çoluk çocuk, hayvan, bitki her şey ama herşey bu lanetli kavmin yaptıkları karşısında arz ve arş titrerken  Gazzeliler İslam yolunda kendilerini feda için hazırlamışlar fedakuşu gibi oradan oraya savrulurken rüzgardaki bir karahindiba tohumu gibi Dünya’ya bir ders veriyorlar.

Hem de öyle böyle değil tam bir ders.

İnsanlık dersi.

Sabır dersi.

Ve şehadet dersi.

İslam coğrafyası içerisinde son yüz yılda yaşanan en büyük felaketten geriye kalanlara ömrümüz vefa ederse Allah yolunda feda olmuşlar diyeceğiz.

Ve Gazze’ye atılan 1 atom bombası kadar bombalar sonrası geride kalanlara da ben ‘’FEDAKUŞU’’ diyeceğim.

Allah yolunda kendilerini feda etmeye hazır Gazze’liler kadar sabırlı bir kavim daha galiba yaşadığımız zamanda Dünya’ya gelmemiştir.

Ve Dünya’nın gözü önünde fütursuzca soykırıma uğrayan bir kavimde görmeyecektir.

Rabbim bizleri azap etme..

Onlara güç ,kuvvet, sabır ve zafer nasip et.

Amin.