WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05362004002

Fatih ÖZÜDOĞRU

Fatih ÖZÜDOĞRU
Fatih ÖZÜDOĞRU
Tüm Yazıları
YALAN İLE GERÇEĞİN DOSTLUĞU
13.08.2025

 

Emre Belözoğlu’nun bir maç sonrası toplantısında duydum bu hikayeyi.

Çok güzel bir hikaye bence de.

Yalanla gerçeğin kısa bir dostluğu oluyor. Yalan bir şekilde gerçeği kandırıyor, kıyafetlerini üstüne giyiyor, çırılçıplak şekilde gerçek sokaklarda gezerken, herkes yalanın peşinde koşuyor."

Ama bazı gerçekler bazı konularda olmaya bilir. Sosyal ve siyasi konularda her gerçek gerçek olmayabilir.

Sosyal-siyasi konularda mutlak doğrulardan ya da mutlak yanlışlardan bahsetmek neredeyse imkansızdır. Doğru bilinen şeylerde yanlışlar, yanlış bilinen şeylerde doğrular bulunabilir. Bu sebeple ifade özgürlüğü insanlığın gelişimi için hayati önem taşıyan evrensel bir değerdir. Bir fikri zorla susturmak, bir haberin ‘yanlış olduğu’ gerekçesiyle insanlara ulaşmasını engellemek sadece o fikrin sahibinin ya da haberi hazırlayanın değil tüm insanlığın hakkına girmek olabilir.

Özellikle muktedirler veya iktidardakiler tarafından ‘yanlış/yalan’ olduğu söylenen bir haberin yanlışlığı elbette ki mutlak olmayacaktır.

İfade özgürlüğü dediğimiz kavramın en geniş çerçeveli açıklamasını Prof. Dr.  Mustafa Erdoğan “bir düşünce, inanç, kanaat, tutum veya duygunun barışçıl yollardan açığa vurulmasının veya dış dünyaya ifade edilmesinin serbest olması” olarak yapar.

İfade özgürlüğü,  Prof. Dr. Atilla Yayla’nın deyimiyle bir kavşak özgürlüktür; yani bir ülkede hak ve özgürlüklerin ne derecede var olduğu o ülkenin ifade özgürlüğü seviyesi bakımından ne durumdan olduğuyla doğrudan ilgilidir.

Bir örnekle açıklamak gerekirse; Gelileo, Dünya’nın düz olmadığını, aksine yuvarlak bir şekle sahip olduğunu iddia ettiğinde içinde bulunduğu toplumun neredeyse tamamı Dünya’nın düz olduğunu ve bu düşüncenin yanlış olduğunu düşünüyordu.  Ama tarih bize Galileo’nun haklı, onun zamanında yaşayan diğer tüm insanların haksız olduğunu gösterdi.

Şimdi bizler bu sayfalarda yazılar yazıyoruz.

Bu yazılarımız için bize birileri ne para veriyor nede biz para ile yazıyoruz.

Burada kendi doğrularımızı çıplak şekilde aktarma gayretindeyiz.

Birde şehir efsaneleri var.

Bu bunu kendi yazmamıştır. Mutlaka bunu yazdırmışlardır.

Ben bu sayfalarda binlerce yazı yazdım.

Geri çektiğimiz 2-3 yazımız olmuştur. Fakat dava edilen bir yazımız olmadı. Tekzip edilen bir yazımız olmadı.

Düzce’de gazetecilik Türkiye’de gazetecilik bir meslektir. Ben gazeteci değilim. Ekmeğimi bu işten kazanmıyorum.

Ticaret ile uğraşıp geçimimi bu şekilde sağlıyorum. Kendimi gazeteci, gezgin iş insanı olarak görüyorum.

Gazetecilik ve yazarlık benim hobim..

Yazdıklarından değil yazmadıklarından fakat bunu muhatabının veya bilmesi istediğin kişiye ben bunları yazabilirim sende biliyorsun ama yazmıyorum denilerek yapılır.

Bu ulusal gazetecilikte de yerel gazetecilikte de böyledir bu hikaye yi çok yazar çizer.

Bu nedenle yalanın peşinde koşmayın. Gerçekler çırılçıplak ortada dolanıyor.

Bizde sadece gerçekleri mi yazıyoruz derseniz.

Hangi gerçeği? Sorusunun cevabını vermek gerekir.

Veya ‘’kime göre gerçek?’’

Zamanın gerçekleri yalan olabilir.

Buna inanın..

Yoksa dünya dönmezdi.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.