WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05362004002

Tezcan Solmaz

Yeni hastalık hayırlı olsun! Ama dikkat!
16.08.2024

 

Dünya diken üstünde, Dünya Sağlık Örgütü diken üstünde.

Bu seneki hastalığımızın adı Maymun Çiçeği Virüsü.

Geçen dönemde koronavirüs, ondan önceki dönem domuz gribi, tavuk gribi gibi isimlerle gündeme gelen hastalıklar Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı, falan, filan gibi adlarla hemen hayatımıza giriveriyor.

Afrika’da görülen hastalık ilk kez Avrupa’da İsveç’te görüldü. Yavaş, yavaş yayılıyor.

Türkiye’ye gelmesi muhtemel. Olasılıklar arasında. Sağlık Bakanlığı konuyla ilgili olarak tüm tedbirlerini alıyor. En azından alması lazım.

Nedir bu Maymun Çiçeği Virüsü?

Maymun çiçeği virüsü, mpox adlı virüsün neden olduğu, kaşıntılı deri döküntüsüyle ortaya çıkan, ateşe neden olan ve insandan insana bulaşabilen bir hastalıktır. Covid-19 pandemisinin etkilerinin henüz atılamadığı bir dönemde viral bir hastalık olarak ortaya çıkan maymun çiçeği virüsü şu günlerde (Ağustos 2024) acil durum ilanına neden olacak noktada Afrika'da pandemi haline gelmiştir. Deri döküntüsü, ateş, lenf düğümlerinde şişme, kas ağrıları ve solunum probleml gibi belirtiler gösteren maymun çiçeği virüsü, insandan insana, bazen de hayvanlardan bulaşabilen bir virüstür. Özel bir tedavisi bulunmayan maymun çiçeği virüsü için kullanılan ilaçlar virüsün meydana getirdiği semptom ve şikayetleri hafifletmeye yöneliktir.

Maymun Çiçeği Virüsü Nasıl Bulaşır?

Maymun çiçeği virüsü, bu virüs ile enfekte olmuş kişi ile öpüşme, cinsel birliktelik gibi ten tene temas, damlacıklar yoluyla yayılmasını sağlayan uzun süre yüz yüze yakın mesafede konuşma, virüslü kişinin dokunduğu giysi, çarşaf, havlu gibi eşyaların kullanılması yolu ile bulaşabilmektedir. Hayvanlardan ise enfekte olmuş hayvanın derisini yüzme, ısırılma, sıvı veya hayvan atığı ile doğrudan temas, çizik atması ve hayvanın etinin yenmesi yoluyla da hayvandan insana bulaşabilmektedir. Mpox virüsünün daha çok görülebileceği hayvanlar sincap, sıçan ve fare gibi küçük yabani hayvanlardır.

Maymun çiçeği virüsü şu yollarla bulaşır:

Yüz yüze konuşma esnasında nefes alıp verme

Ten teması (dokunma, öpüşme, cinsel ilişki)

Uzun süreli yakın temas ile birlikte solunum damlacıklarının yayılması

Yatak örtüleri gibi kontamine eşyalarla temas

Anneden bebeğe bulaşma, gebelik ve doğum sırasında ve sonrası yakın temaslada çocuğa bulaşabilir.

Hayvanların salyaları, çırmalaması, ısırması veya o hayvanın etinin yenmesi de hayvandan insana bulaşma yoludur.

Yani virüsün bulaşma şekli aslında Koronavirüs ile hemen hemen aynı. İnsanlara konuşmayın, yakın temas kurmayın diyorlar.

Bunlar biyolojik savaşlar mı? Yoksa doğa kendi kendini tamir edemediği için hastalıklar çeşitli evreler geçirerek daha öldürücü hale mi geliyor? Bilinmez, bunlar uzun uzun tartışılması gereken konular.

Ancak bir durum var ki her zamanki gibi en büyük sorun biz insanlarda.

Örnek vermek isterim. Fındık diplerinde otları biçmek yerine, ot ilacı atarak temizleme yönetimini kullanıyoruz. Bu sayede bazı yararlı böcekler ölüyorlar. Mesela kahverengi kokarca diye bir böcek türedi ve fındığa zarar veriyor. Bu kahverengi kokarcayı öldürmek için doğada öldürülen böcek bu kez laboratuar ortamında üretilip tekrar doğaya salınıyor.

Yani biz zaten doğada olan böceği öldürdüğümüz için laboratuar ortamında böcek üretmek zorunda kalıyoruz.

Gal arısı meselesi. Kestane ağaçlarını mahvetti. Verim düştü, rekolte azaldı. Gal arısı ile mücadele eden böcekte insanoğlu sayesinde bitti. Yeniden üretilecek ve doğaya salınacak. Gal arısı ile biyolojik mücadele yapılacak.

Biz doğa ile oynadığımız sürece, doğa bizden intikamını bir şekilde alıyor. Bunu ya meyve ve sebzelerimiz zarar görerek hissediyoruz, ya sel ve diğer felaketlerle yada bulaşıcı hastalıklarla.

Anız yakmayın, sadece otlar değil bir çok böcek ölüyor farkında değilsiniz diyorlar, inatla anız yakıyorlar.

Çevreyi kirletmeyin, doğa zarar görüyor diyorlar. Israrla çevreyi kirletiyorlar.

Ormanda piknik yapmayın, şişe atmayın diyorlar. Israrla, piknik yapıp, cam şişeleri ormana atan insan gibi görünen ancak bir gram aklı olmayanlar var.

Dere yataklarına ev yapmayın diyorlar, derelerin yatakları ile oynamayın diyorlar. Ama sanki kimse dememiş, herkes tam aksini yapıyor.

Sonuç olarak doğayla oynamayın, doğada bizle oynamasın.

Allah tüm insanlığı bulaşıcı ve pis hastalıklardan uzak tutsun.

Kalın sağlıcakla..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.