Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Düzce İl Temsilcisi Murat Postoğlu ve Düzce Belediye Meclis Üyesi Murat Aydın ile birlikte geçtiğimiz hafta sonu Kastamonuspor, Düzcespor karşılaşması için Kastamonu’ya gittim.

Öncelikle Düzcespor’u deplasmanda dahi yalnız bırakmayan hem Murat Postoğlu’na hem Murat Aydın’a hemde taraftarlara teşekkür ederim.

Açıkçası her zaman söylediğim gibi baştan söylemek isterim. Ben Düzce’de futbol otoritesi bir isim değilim. Sadece haberciyim. Düzcespor’a yıllarını, zamanını veren, yakından takip eden isimlerden özür dilerek deplasmanda izlediğim Düzcespor’la ilgili birkaç yorum yapmak istedim ve bunu spor otoritesi olarak değil bir haberci olarak yapmak istiyorum.

Açıkçası bu sezon ilk kez Düzcespor maçına gittim, deplasmana ise uzun süre sonra ilk kez gidiyorum.

Kastamonuspor, aynı grupta bulunduğumuz hiç yenilgi görmemiş ve Amed Spor ile yarışan şampiyonluğa oynayan bir takım. Kastamonu’da görüştüğümüz Kastamonuspor taraftarları bu yıl hedeflerinin 1. Lig olduğunu vurguladılar.

Geçtiğimiz yıllarda sadece 2. Ligde kalmak isteyen Kastamonuspor’u bu yıl 1. Ligde görmek istediklerini söylediler.

Düzcespor ise son dönemde üst üste başarısız sonuçlar alarak taraftarını ve Düzcelileri üzdü. Şampiyonluğa oynayan ve hedefi 1. Lig olan Kastamonuspor karşısında ise Düzcespor’a hiç şans verilmedi. Hem deplasman hem başarısız sonuçlar alan Düzcespor’un yenileceği yönünde tahminler vardı.

Öğrendiğim kadarıyla takımda her zaman kadroda olan deneyimli futbolcular ya sakat yada kart cezalısı olarak maça çıkmayacaklarmış. Buda eklenince Düzcespor’a şans verilmemesine bir anlam verdim ama ben şahsen ilk dakikalardan itibaren oyunu görünce Düzcespor’un, Kastamonu deplasmanından puan yada puanlarla döneceğini etrafımdakilere söyledim.

Netice olarak Düzcespor deplasmandan altın gibi 1 puanla döndü. Takıma ve taraftara moral oldu.

Nasıl 1 puan aldık?

Takımda gençler ve yedekler elinden geleni yaptılar. İnanç, hırs ve biraz taktikle 1 gol atabildiler ama son topu kaleye gönderecek bir yetenek olsa maç en az 3-1, 4-1 olabilirdi. 6 yiyen takım bu takım mı diye sordum kendi kendime.

Aslında her dönemde bunu söyledim. Düzcespor’da, Düzceli genç çocuklara şans verilmesi lazım. Düzcespor için elinden geleni yapacaklardır. Tabi 2. Lig önemli bir lig. Burada genç arkadaşları koordine edecek, karşılamalarda saha içinde onları ateşleyecek ağabeylerde lazım. Kendi alanlarında isim yapan, ligde sözü geçen birkaç isimle birlikte takımı gençleştirmek çok önemli.

Gençler hem enerjileriyle hem kendilerini ispat etme psikolojisi ile ellerinden geleni yapacaklardır. Bunu Kastamonu maçında açıkça gördük.

Gerçek bir yönetim lazım. Kayyım yönetim pek ciddiye alınmıyor. Bunu da bizzat gördüm. Evet Düzcespor kayyım başkanına, başkan sıfatı olduğu için bir saygı ve hürmet vardı ama hani derler ya samimi gelmedi bana bu saygı ve hürmet.

Yöneticilerden Başkan Muzaffer Leblebici ve kayyım yöneticisi Cengiz Tuncer’de maçtaydı. Diğer yöneticiler neredeydi? Olmuyor işte. Özellikle deplasmanda futbolcu yöneticilerini yanında görmek istiyor.

Acaba futbolcuların psikolojisi ne durumda. Çünkü her an bir yönetici kayyım yönetimden istifa edebilir ve yerine başka bir isim gelebilir. Yada kayyım yönetim benden bu kadar diyebilir ve istifa edip alakasız isimler başa gelebilir. Futbolcu bu kez paramı alır mıyım? Alamaz mıyım? Derdine düşer ve sahada oyunda da düşer.

Gördüğüm kadarıyla Düzcespor Başkanı Muzaffer Leblebici’nin dışında Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü takımı yeterince sırtlanmış durumda. Takımın yakından takip edilmesini, futbolcuların ihtiyaçlarının giderilmesini ve alacaklarının kalmamasını istiyor. Deplasmanda en iyi otelde kalmalarını, en rahat şekilde gidecekleri yere ulaşmaları için gerekli talimatları veriyor.

Biraz da hocaya seslenmek istiyorum. Hocam çok beyefendi bir kişisiniz. Saha kenarında azcık sesiniz çıksın. Futbolcu kenarda hoca olduğunu hatırlasın. Kendi kendinize kızarak olmuyor. O kendi kendinize kızarken harcadığınız enerjiyi topçulara seslenerek harcasanız biraz halk deyimi ile gaza getirmeyi deneseniz oyun tamamen farklı bir boyut alacaktır.

Futbolcu kardeşlerimiz. Hocanız değişmiş olabilir. Yönetim şimdiki hocayı uygun gördüyse bu böyle olmak zorunda olduğu içindir. Sizler hoca değişti diye maçları askıya almayın. Bunu hissettirmeye başlamışsınız. Bu size eksi yazar, taraftar ve Düzce kamuoyunda saygınlığınız bitmeye başlar.

Ayrıca Düzcespor çok kötü bir durumda değil. Puan durumunu ve maçları incelediğinizde 2 yada 3 maç peş peşe kazansa alacağı puanlarla olduğu yerden yukarılara çıkacaktır. Belki şampiyon olamaz ama eminim 3. Yada 4. Olarak ligde devam etmeyi başaracaktır.

Dediğim gibi sadece gördüklerimi yazdım. Haberci kafasıyla değerlendirdim. Belki benim yazdığım gibi değildir. Başka incelikler ve raconlar vardır. Ben sporda raconlar nasıl işler bilmem. Bunu da bu yazıyı okuyanlar değerlendirecektir.

Dediğim gibi deplasmanda takımı yalnız bırakmayın. Bu sadece Murat Postoğlu, Murat Aydın, Cengiz Tuncer ve tamamen gönüllü olarak deplasmana gelen taraftarlarla olmaz. Yönetim tamamen takımın yanında yer alsın. Soyunma odasına insin bir buradayız desin bakalım oyun nasıl değişecek.

Şimdi önümüzde 1 Kasım Çarşamba günü Türkiye Kupası 3. Tur maçı var. Düzce’de oynanacak maçta Düzcespor, Kuşadasıspor ile karşı karşıya gelecek. Bu maçta takıma tam destek verilirse o gazla yine 5 Kasım tarihinde kendi evinde Iğdırspor’la karşı karşıya geleceği maçı da kazanacaktır. Takım bu sayede bir kazanma ivmesi yakalayacak ve başarı üst üste gelecektir. Biraz daha destek ve yönetimin biraz daha özverili olması gerekiyor.

Yazımın sonunda tekrar Düzcespor’a, maddi ve manevi olarak zaman ayıran, deplasman, Düzce demeden her maçına giden üstatlardan özür dilerim. Ama hepimiz şehrimizin takımının başarılı olmasını isteriz.

Kalın sağlıcakla!!!