Düzce’nin macera aradığını söyleyenler var.

Her siyasi parti adayı kendisinin doğru aday olduğunu söylüyor.

Bu şehri bilen, bu şehrin her mahallesini bilen, sorunlarını bilen herkes doğru adaydır.

Faruk Özlü, Mehmet Keleş, Murat Caymaz, Yılmaz Eser, Nevfel Kadir Günel, Sedat Çelikel, Semih Vuruş, Aydın Perçin, Mahmut Ataseven, Fethi Sönmez, Mehmet Yıldız, Ayfer Fatma Çelik-Zabit Mutlu, Bekir Yıldız, Adem Acet daha ismini duymadığım bu şehirde yaşayan her insan bu konuda demokratik bir yarışa girmiş ise doğru adaydır.

Bu şehri bir şekilde bilir. Bu seçim bir yerel seçimdir.

Ama iki aylık eşyalı bir villa kiralayarak Karadeniz’li türkücü kimliği ile YRP adayı ne kadar doğru bir adaydır.

Düzce’de Karadenizli çoktur. Akçakoca’da annesi tarafından akraba 15-20 aile var. Bende Düzceliyim..

Ben de bir Karadenizli olarak aklıma ve fikrime yatkın birisine oy vereceğim.

Fakat ne kadar Karadenizli olur ise olsun Davut Güloğlu’na oy vermek burada Düzce’ye bence hakaret olur.

Neden mi?

Part time belediyecilik yaparak türkücülükten geçimini sağlayan birisi bu şehre ne katabilir.

Belediyecilikten anlamayan sadece popüler kültürün bir öğesi olan Davut Güloğlu Düzce’ye ne verebilir.

Yeniden Refah Partisi tüm Türkiye seçime girmesi kadar doğal bir durum yok.Özellikle YRP li adaylar yüz yüze görüşmeler ile Türkiye genelinde 3. Parti olduklarını %18-20 oy alacaklarını söylüyorlar.

Olabilir mi? Olabilir.

Ama bir anımı anlatayım.

1995 genel seçimlerinde Mersin’de yerel seçim anketi yapıyoruz. Refah Partisi Mersin’de %26 oy alarak 1. Parti çıkıyor. Türkiye geneli tek başına Refah iktidara yürüyor.Refah partisi 1.parti çıktı.

Mersin’de %10 oy almış idi. Araştırmayı parti gençlik kollarına yaptırır isen uçarsın. Ayaklarımızın yere basması lazım.

Her parti belediye yönetmeye talip olmalı. Kominist Parti’nin Tunceli prototipi çok iyi bir örnektir. Bir İslami Düşüncesini savunan bir partinin de belediyeciliğini 20 yıl sonra görmek lazım.

Ama herkes belediyecilik yapmamalı.

Ukrayna’nın başına gelen Zelenski bir komedyen. Ukrayna’nın içler açısı hali herkesin malumu.

2 gün önce Düzce Bilim Merkezi’nin Açılışı vardı.

Oğlum Alper Gezeravcı’yı ve bilim merkezini görmek için yüzlerce çocuk gibi gitmek istedi.

Beraber gittik.

Uzaya giden bir Türk herkesten fazla ilgi gördü. Kahraman gibi karşılandı. Fotoğraf çektirdi.Gençler ve insanlar onu görmek için gayret sarf etti.Bakan gelmiş veya Tübitak başkanı gelmiş kimse ilgilenmiyor bile.

Herkes Alper Gezeravcı ile bir fotoğraf çektirmek için yarışıyor.

Davut Güloğlu da bir ünlü. Türkiye’ye mal olmuş baba tarafından Rizeli bir sanatçı. İnsanlar ilgi alaka gösterip fotoğraf çektirebilirler. Konserler verebilir. Güzel türküler söyleyebilir.

Ama 2 aylık eşyalı bir villa kiralayıp sonra seçilirsem ev tutarım mantığında olan birisi ne kadar doğru bir aday kararı Düzce verecek.

İddia ederek söylüyorum. Arap Çiftliğine arabasının navigasyonunu açmadan gidemez. Yani Düzce’yi bilmez ki. Nasıl bilsin.

Doğru aday kim?

Bana göre mi?

Yapılanları görmemek için ya kör ya da nankör olmak lazım…

Körün görme imkanı yok ama anlatırsan anlar. İdrak eder.

Nanköre ne dersen de anlamaz.

Ama millet gönül gözü ile bile görüp karar verebiliyorken kendini değil kentini düşünerek oy verebiliyor ise meseleyi büyütmemek lazım.

Düzce’ye güven gerisini merak etmesen..

Çalışınca oluyor.

İşin özü çok çalışmak.. Çalışan kazanacak..