Ülkenin büyük çoğunluğunda elektirikler kesik.

İnternet yok, su yok, doğalgaz yok.

Acaba darbe mi oldu kıyamet mi koptu?

49 sn süren bir sarsıntı sonrası bir kış günü ortalık toz duman..

Ülkede büyük bir kaos var. Ülkenin nüfusunun yarısının etkilendiği bir deprem oldu.

Bölgeye karadan ulaşılamıyor.

Otobanlardan itibaren araçlar ilerleyemiyor.

Vatandaşlar yakınlarına yardım için sahil kasabalardan kayıklar kiralayarak afet bölgesine ulaşmaya çalışıyorlar.

İnternet, elektrik, doğalgaz tamamen kesilmiş durumda.

İnsanlar marketleri yağmalıyorlar.

İnsanlar kendi güvenliklerini can ve mal güvenliklerini sağlamak için silahlı nöbet tutuyorlar.

Tüm ülkede bir kaos ortamı bulunuyor.

Ülkede sağ hükümet sadece sağcıları kurtarırken yerel iktidar olan solcular ise sadece solcular fazla oy aldıkları yerlerde inlara yardımcı oluyorlar..

Birleşmiş milletler yardım için Nato’yu göreve davet etti.

Ülke iç savaşa sürükleniyor.

İnsanlar sağlıklı suya ve gıdaya ulaşmakta sıkıntı çekiyor.

Hastaneler dolmuş taşmış durumda..

Ordu yönetime el koymak zorunda kaldı.

Yöneticiler ne söyleyeceğini bilemiyorlar.

Aman Allah’ım..

Bismillah..Bismillah…Bismillah…

Tövbe tövbe.

Galiba bir rüya gördüm.

Kabusta olabilir..

Ama kıyamete hazırlanmayanlar gibi sur’a üflenmesini bekliyoruz.

Sura hangi melek üfleyecek tartışmaları sürerken esas kıyamet insanın nefsine yenilmesiymiş.

Ama ne olursunuz uyanın.

Ve gelmekte olan tehlikenin farkına varın.

Ülkemiz bir deprem kuşağında 7 şiddetinin üzerinde 22 ilde deprem olabilir.

Fakat kentsel dönüşümde bina boş fakat alt kattaki bankaya kiraya verilen mülk sahibinin kentsel dönüşümü yargıya taşıması nedeni ile tan 12 aydır bu apartmanda yaşayanlar tam 24 aile kirada…

Bu konuda geç kalınır ise kiralık ev bulunamaz.

Ev kiraları bile Düzce’de 10-15 bin liraya dayanmış..

Bu bir yerden sonra ciddi sıkıntılar doğuracak..

Kentsel dönüşüm en kısa sürede yapılmalı.

Şehirlerimiz ve binalarımız depreme dayanıklı hale getirilmeli.

Ve ölümü beklememeliyiz.

Ondan sonra bizi bekleyen felaketlerden ders çıkarmadan yaşayalım derseniz bence diyemezsiniz.

Ortadoğu ,orta asya ve Afrika huzuru bulmadan Avrupa’nın huzura kavuşması bir hayaldir.

Ülkemizi depreme hazır hale getirmez isek bize de uyku haram.

Güzel günler haram.

Oksijeni bol stresi az bungalovlarınızı sel götürür.

Kaç milyon dolarlık sahil yalılarınızı ,villalarınızı dev dalgalar yutar..

Yaylalara yaptığınız evleriniz heyelanda kaybolur.

Milyonlar yaşayan büyükşehirleriniz bir depremde moloz yığınına döner taşı toprağı altın olan yer taşı toprağı altın mezar olur.

Gelin uyanın bu uykudan.

Ve kendinize gelin.

Yoksa kendinize gelmek için illa  gerçeklerin çarpması mı gerekiyor?

İnsanoğluna Yunus 12. Ayette şöyle bildirmiş.

İnsan bir sıkıntıya uğradığı zaman yanı üzerine yatarken, otururken, ayakta iken devamlı bize yalvarır durur. Sıkıntısını giderdiğimiz zaman ise, kendisine dokunan o sıkıntı sebebiyle sanki bize hiç yalvarmamış gibi eski inkâr hâline döner gider. İşte ömür ve akıl sermayelerini boşa harcayıp haddi aşanlara yaptıkları şeyler böyle süslenip püslenmektedir.