Ben mazlumdan yanayım. Bize Rabbimiz böyle emir verdi. Zalimlerden olmayacağız zalimleri desteklemeyeceğiz.

Alparslan Kuytul ve Furkan Vakfı hakkında çok fazla şey yazabilirim. Olumlu veya olumsuz. Fakat birileri şöyle diyor diye o öyle olmaya bilir veya olabilir.

Şu sosyal medyada dönen kadının kafasına cop ile vurulan görüntülere kadar geldik. Ve bu kadın muhafazakar görünümlü veya muhafazakar veya bir örgüt üyesi. İçimizden hala susabilenler var, hayret ediyorum. Nasıl insanız nasıl Müslümanız.

28 Şubat sürecinde Müslüm Gündüz şöyleydi böyleydi. Ali Kalkancı şuydu buydu. Fakat Müslüman olmasalar dahi yapılan öyle yansıtıldığı için müslümana zulümdü. Ve bir kuşak yüreği yaralı büyüdü.

Bugün de var gücü ile hangi millete hangi ırka hangi dine mensup olur ise olsun bir kadına var gücü ile vurmak zulümdür.

Kürt kardeşlerimiz ile iktidar arasına örülen onarılmaz yıkılmaz  duvar muhafazakarlar veya tarikat ehli sarıklı cübbeliler arasındaki muhabbet köprüsü  yıkılmak üzere.

Düzce’de atını yorulduğu için dinlendirerek, kendini at arabasına koşan adam kadar veya bu at kadar kıymeti yok mu?

Onarılmaz yaralar açıyor bu durum millet belleğinde. Bellek unutmuyor. Sosyal medya ısıtıp ısıtıp önüne koyuyor.

Zulüm ve insanlık dışı davranış kime neye gelirse gelsin kimden kime gelirse gelsin hayır diyebilmeliyiz.

Hayır! Bu zulmü yapanlara, zulmü emredenlere söylemiyorum. Kim görevini yaparken zalimlik yapıyor ise Zalimler hesabın en çetinini Rabbimize verecek artık, bu hesap bizlik olmaktan çıkalı çok olmaya başladı.

Fakat zulme göz yumanlara, sesleri hala bir yerlerine kaçanlara hayret ediyorum.

Furkan Vakfı'nın yaptığı gösteri kanuni veya kanuna uygun olması ülkede bir sivil direnişi göz göre göre  milletin gözüne sokarcasına belleklere bu iktidar Müslümanlara zulüm etti  dedirterek iktidar ile Müslüman kimliğinin bağını koparmaya çalışan bir yapı var. İnsanlar bilerek şiddetin içine çekilmeye çalışılıyor ve Müslümanlar bunu  bir çarşaflı kadın coplanıyor şeklinde derin yaralar açıyor.

Bugün kahvede bu iktidar Müslümanları bile coplamaya başlamış ise kontrolü kaybetmeye başlamıştır diyor ihtiyarlar heyeti.

 Biliyorum, bu ekibin içine sızan bir ajan provokatör bir Müslüman görünümlü veya çarşaflı bir insan  yarın bir emniyet gücüne silah kullansa şehit etse hepiniz çıkıp lanetlemek için sıraya girecek kadar tetikte bekliyoruz.

 Fakat! Silahsız, sopasız, bıçaksız insanlara, kadınlara ve çocuklara plastik mermi sıkılıyor, coplarla kafalarına vuruluyor.

Tüm insan hakları, kadın hakları lâfazanları kayıplarda! İktidara yakın medya birilerinin tabiri ile yandaş medya taarruz ediyor. Müslümanlar zaten ya suskun yada ben ne dersem onu diyeceksiniz modunda veya üstadımız şöyle demiş deyip işin içerisinden sıyrılma telaşında veya kaypaklığındalar.

Niye bu şekilde iktidarı bir oyunun içerisine çeken bu plana insanlar sessiz insanlar duyarsız.

Bense son olarak şunu söylemek istiyorum:

Fark etmez solcusu, kürdü, Müslümanı , Hristiyan’ı, LGB’tilisi veya bir hayvana ,ağaca, doğaya ne olur ise olsun  insani davranmak mecburiyetindeyiz. Hukuk çerçevesinde kalmak ve davranmak insanlığımızın gereği kanunlar gereğidir.

Beyler bu durumu anlatamazsınız. Muhafazakâr Anadolu insanına anlatamazsınız.

Yaralar kabuklanıyor, kaşınıyor ve kanıyor. Acıyor acıtıyor.

Dost acı ve doğru söylemek zorundadır.