https://www.duzcesonhaber.com/muzaffer-firat/187-felaket-tellali-ve-dogrucu-davut 12 kasım 2021 tarihli yazımızda yukarıdaki  linkteki yazıyı yazmışız.

Yazının bir yerinde şu şekilde kaleme almışız.

Marketlerde , Un, yağ, şeker, makarna, bazı çikolatalı ürünler önümüzdeki günlerde yoka düşecek. Paranızla dahi yağ, un, makarna alamayacak duruma düşeceğiz.

Gerçekte artan fiyatlar piyasanın fiyatlarının artmaması nedeniyle arz kısılarak piyasanın yükselmesi beklenirken piyasada ürünler yoka düşüyor.

Bunun için devlet fiyatların artması için ya devalüasyon yapmalı yada piyasada ürün arzına müdahale etmelidir. Zaten sürekli bir devalüasyon oldu fakat  ani bir piyasa artışına ihtiyaç var.

Bence bir ekonomist olarak dolar 12,00-12,50 tl ye kadar çıkarak  piyasada ihracat dinginlenmeli. Elim parası kıymetli diye ülkedeki herşey ihracat adı altında satılmamalı. Veya çok kıymetlenmeli.

Ocak ayı beklenmeden derhal bugün asgari ücret 4500 tl olarak açıklanmalı. Devlet asgari ücretten vergiyi alırken aynı vergiyi alıp vergi oranını düşürüp  Erbakan zamları yapılmalı.

Millet nefes almalı.

Aksi takdirde raflar boşalacak. Felaket tellalları çoğalacak.

Bu dediğimiz oldu.

Hükümet buna devalüasyon demeyip siyasi olarak artan bir dolarizasyona el koyarak 1 akşamda 4 saatte evini, arabasını satıp zengin olma hayali gören geniş halk kitlelerini ters köşe yaptı.

Eski ekonomi bakanı Babacan yerli birisi 10 milyar dolar bozdu demiş. O zaman bu 10 milyar dolar parayı alan seni dinleyerek zengin olmak isteyen tam bir vatan sevdalısı(!)

Buna piyasa dili ile keriz silkeleme denir. Şimdi Avrupa’yı Türkiye’den bağımsız düşünemezsiniz.

Türkiye’de 3-4 ürün karaborsa olmuş durumda. Redbul, Nutella, Ülker Laviva, Pringles bu ürünler bazı ülkelere ihracat yapıldığında Türkiye’deki fiyatın iki katına satılabilmekteydi.

Yani bu ülkelerde genellikle Arap ve Afrika ülkeleri.

Şimdiler de öyle ilginç hikayeler var ki. Top yekûn millet olarak devleti batırmak için 17,50-18,00 den dolar alalım diye günlük 2 milyar dolar almaya başlamıştık.

Dünya’da devletini batırmak için uğraşan bir millet olmamalı.

Devlet hep söylendiği gibi uyumaz uyumuş gibi yapar bir gece siz uykuda iken uyanıp devletliğini yapar.

"Altını çizerek söylüyorum

 Ne yaptığımızı biliyoruz.

Niçin yaptığımızı biliyoruz.

Nasıl yapacağımızı biliyoruz.

 Nereye gittiğimizi biliyoruz.

Nereye ulaşacağımızı biliyoruz" diyen bir cumhurbaşkanı herkes konuşuyor dolar artıyor demeye başlamıştı. Uyarıyordu.

Fakat hükümet öyle bir devalüasyon yaptı ki millet 12,50 dolar fiyatını bayram ederek karşıladı.

Hep diyorum.

Tayyip Erdoğan ülkeyi bir ticaret hane gibi yönetirken, siyasi bir deha ve son Osmanlı padişahı 1.Mahvettin diye capslar var ya hakkını veriyor.

Tam bir dolar bükücü.

Ama Nasrettin hocanın göle yoğurdu çalması hikayesi ile bu yoğurt tutmaz hoca diyenlere uzun adam diyor ki bu göl değil ısısı kıvamı gelmiş süt dolu bir göl.

Yani üretim, istihdam, ihracat, cari acık azalması ve milli gelir artışı…

Şimdi Kılıçdaroğlu diyordu ki bu Erdoğan ne yaptığını bilmiyor. Bildiğini gösterdi.

Hem de Dünya’ya..

Okullarda tez olarak okutulacak ders olarak okutulacak bir siyasi dehanın ekonomi politikası diye.