Bir kadın Amerika’da hırsızlık yapar ve tutuklaması için polis çağırılır.

Yine de tutuklamak yerine Polis gelir yaklaşır ve kadına sorar " ne çaldın?"

Kadın cevap verir "çocuklarımın karnını doyurmak için 5 yumurta" aldım.

Herkesin şaşkın bakışları arasında polis kadını tekrar markete sokar ve kendi parasıyla ona alışveriş yapar

Dışarıya çıktıklarında kadın ağlamaya başlar ve polise "efendim bu çok" der.

Polis ise kızgın kalabalığa dönüp şu cümleyi kurar ; "BAZEN KANUNU DEĞİL İNSANLIĞI UYGULAMAK LAZIM."

Şimdilerde ülkenin en ağır yaralı yeri olan adalet ile yargı ile devlet maalesef kanunların uygulanmasında uyuşmazlık içerisinde.

Can Atalay mevzusu tam bir garabet durumdur. Merve Kavakçı’nın milletin oyları ile seçilmesine rağmen başörtülü olduğu için mecliste yemin ettirmeyenler Can Atalay için can siparane adalet savunucusu olmuşlar. Esasen PKK’ya açık açık destek verenlere yapılması gereken uygulama Can Atalay’a uygulanıyor.

Millet adına karar veren anayasa mahkemesi inat ediyor dediğim dedik öttürdüğüm düdük hükümet direniyor..

Olan halkın adalete güvenine oluyor.

İzmir'de sokak röportajında söylediği ‘’ Ak Parti’ye oy verenler geri zekalı’’ sözler nedeniyle tutuklanan Dilruba Kayserilioğlu'nun akşam saatlerinde tahliye edildiği öğrenildi.

Bu konuda bir şeyler söylemek isterim ama gerek görmüyorum. Nedeni de hakaret kültürü ile bir yere varamayız ama zaman artık sosyal medyadan sallama zamanı.

Sosyal medyadan siyasiler istedikleri kişiye itham edip istediğini kanunen söyleyebildiği yerde seçilmiş Cumhurbaşkanına ‘saray …..pesi diyen Tuncay Özkan’ın da level yükseltmeye devam etmesi siyasilere bir ceza uygulanamayacağını gösteriyor.

Bunun bir örneği de Düzce’de yaşandı.

Bundan 2 sene önce İyi Parti İl genel meclis üyesi belediye meclisinde yakın arkadaşı ramazan erzak kolisi ihalesini alamayınca meclis toplantısında ihaleyi alan firma ile ilgili Fetöcü demiş bunu da sosyal medya hesaplarından paylaşmış itibar suikastlığı yapmıştı. Belediyenin zarara uğratıldığını söylemiş. Belediye meclisindeki konuşmaların sosyal medya paylaşımlarının ses ve görüntü kaydı olmasına rağmen adalet siyasilerin yalan ithamda bulunabileceğine karar vererek davayı açan mağdur edilen yalan yanlış ithamlar atılan edilen firmayı mahkum etmiş. Birde masrafları firmaya ceza kesmiş.

Bu ülkede siyasiler yalan söyleyebilir, iftira atabilir, istediğini söyleyebilir demiş mahkeme.

Yani siyasilerin dokunulmazlığı var.

Yani balık baştan kokunca halkın söylemleri artık ağır gelmiyor. Milletin ağzı torba değil ki büzesiniz..

Dünyanın çivisi çıkmış. Ne kanun tanıyanlar ne insanlık tanıyanlar muktedir olmuş.

Bu nedenle cinayetler dikkat ederseniz artıyor.

Haberlere bakınız kimse adalet aramıyor. Çünkü bulunamıyor.

Kimse insanlıktan dem vurmuyor. Herkes sudan sebeplerden dolayı hükmü verip takır takır insan öldürüyor.

Belediye’ye ait otobüste küçücük çocuğa sen Suriyelisin diyerek şiddet uygulayan manyak adama kimse dur demiyor. Bir kişi de demiyor ki yahu çocuğa nasıl vurursun nereli olursa olsun.

Gazze’de 25 bin çocuk şehit edilirken Dünya suskun otobüste Suriye’li çocuk dövülürken millet suskum. Fark var mı?

Eşinden boşanmak isteyen bir anneyi katleden bunun yanında 3 çocuğunu kendi evladını katleden bir tanesini de yaralayan cani kafayı yemiş baba intihar ederken aile kurumu harap evlilik kurumu bitik hale gelmişken nasıl adalet ve insanlıktan bahsedeceğiz.

Ve sonuç.

Kanunlar adaleti sağlayamaz olmuş kimse adalet aramıyor.

İnsanlık insanlığından çıkmış insanlık rüya olmuş. Kimse ne arıyor ne yapıyor.

Yani galiba kıyamet yaklaşmakta..

Herkes kendi sonunu hazırlıyor.

Dilan Polat mevzusunu hiç yazmayacağım.

Adaleti satın alabilecek kadar çalarsanız sıkıntı yok.

Hırsızlık yaptı mı büyük yapacaksınız.

Paranın açamayacağı kapı kalmadı çünkü..

Çocuklarınızın karnını doyurmak için ekmek ve yumurta çalmayın hapse atılırsınız..

Adalet böyle..

Peki bizi aç bırakan bize bu zulmü reva görenlerin cezasını kim verecek?

Allah’a havale ediyoruz.

Allah vekil..