Gözlerde ihanet var ise sözlerde sadakat aranmazmış.

Annem derdi ki ’’yağmurdan nem kapanı cehennem kurutmazmış’’.

Özü sözü bir insan bulmakta siyaset arenası maalesef kıtlık yaşıyor.

Yok şu şöyle demiş yok bu böyle demişler ile herkes öküzün altında buzağı arıyor.

Ben kendi çocuklarıma da çoğu zaman söylerim.

Kızlarım sosyal medyada bizden olmayanların, bizim gibi düşünmeyenlerin sözleri ile konuşmayın.

Onların sözü ile hareket etmek insanın kendi karakterine ihanet olur.

Ne demek isterim.

Sosyal medyanın %70 yalan ise özellikle troller ve kendisi gibi düşünmeni isteyenlerin hedefindesin.

Amaç taraftar bulup sokağa çıkmak değil amaç bir yalanı gerçekten 100 kat daha hızlı yaymaktır. Ve yalanın gerçekliğine inanarak onun yalan olduğunu bildiği halde inanmış kitleler oluşturmaktır.

Şimdi bakıyorum bizim sağ cenahta gözler bir korkaklık var.

Sanki Gazze’de bombalanmış çocukların yüzündeki ifadenin aynısı.

Gözlerde bir hüzün var. Mutsuzluk var. Dersin ki bunlar lanetli bir kavmin mensupları gülmek mutlu olmak bunlara haram.

Gözlerde bir intikam var.

Millet bahçesine oturmuş 10 TL ye çay içiyor. Ama yalancı birisinin sorduğu millet bahçesini yapan kişi hakkında etraftaki cafeler de 30TL ye çay satılır iken yalan bir soruya evet intikam tez zamanda alınmalı gözleri var.

Yahu içtiğin çay kursağından daha aşağı inmedi. Bu ne intikam hırsıdır.

Sende hiç mi vefa yok.

Sormuyor musun?

Sen kimsin?

Şimdilerde siyasi arenada herkesin gözleri velfecr okuyor.

Gözlerde ihanet, intikam, hüzün, ümitsizlik  ve mutsuzluk hatta bana güvenilmez 1 dakikada davamı satarım dökülür oldu suratlardan.

Ama  kelimenin aslı Ferfecir dir. “Velfecri” kelimesi Arapçada “ve’l-fecri” şeklinde yazılıyor ve  “Fecr’e yemin olsun” anlamına geliyor. “Fecr” kelimesi tan yerinin ağarması ve gün doğumu mânâsına gelir.

Ma’lum deyimdeki “velfecri” de, Kur’ân’da geçen Fecr Sûresi’nin ilk âyetidir: “Fecr vaktine andolsun” diye başlayan sûre; yanlışa düşen, günah işleyen kavimlerin başına gelenleri anlatan, ibretlik bir sûredir. Semud kavminden tutun Firavun’a kadar örnekler verir.

Hâliyle “gözleri velfecri okumak” deyimi, Fecr Sûresi’nde geçen kötülük ve hinliklere gönderme yapıyor olabilir.

Demek eskilerin hayatında Kur’ân-ı Kerîm öyle büyük bir yer ediniyormuş ki, insanların durumunu tasvir ederken bile âyetleri kullanıyorlarmış.

Dava adamı görünenlerin çoğunda sözlerinde sadakat aramayı bırak gözlerinde tebessüm sadakadır minvalinde gözlerinin içi dahi gülümsemiyor.

Bunların gözleri içini sözleri dışını anlatır oldu.

Her şeyden nem kapar oldular.

Bunlarla ne yola çıkılır. Ne yol açılır.

Ama fecre yemin olsun bu dava biz bitti demeden bitmeyecektir.

Bizde bitti diyecek dili kökünden koparacak cesarette nice kadrolar vardır.

Önemli olan ötekileştirilen, itilen, kakılan bu dava adamlarına sana fecr için ihtiyaç var demektir.

Rahmetli Erbakan Hoca yetmişli yıllarda hükümet ortağı olduğunda devlet kapıları ilk kez İslamcılara da açılmaya başlamış ve pek çok değerli insana resmi görevler almıştı. Bununla birlikte, biz de varız, bize de bir görev diyerek kendini göze sokanlarlar bize yokmu anlamında yakınmalar da başlamıştı.

O zamanlar böyle talepleri yatıştırmak için şöyle deniyordu: Bizde görev istenmez, verilir. Yani İslamcılığın gereği budur algısı yerleştiriliyordu. Samimi müslümanlar da bunu kabullenmişti.

Bunu söylerken dayandıkları delil Hz. Peygamber"in bir sözü idi. O bir gün kendisinden yöneticilik görevi (emirlik) isteyen Abdurrahman bin Semura"ya demişti ki:

"Abdurrahman, sen yöneticilik isteme. Çünkü böyle bir görevi isteyerek alırsan onunla baş başa bırakılırsın, ama sana istemeden verilirse Allah"ın desteğini bulursun".

Hadi bakalım köşesinde bekleyenler bir ‘Ya hak’’ deyin silkinin ..Kendinize gelin.

Halk duymasa bile halik duyacaktır.

Gerisi teferruattır.

O (c.c) her şeyi duyar ve bilir.

Amenna..