
05362004002
Düzceli Yusuf Bey
155 yıllık bir hikaye anlatacağım size.
Biraz uzun ama 2-3 aydır ufak ufak yazdığım bir hikaye..
Gertrude Bell 1868 yılında Kraliçe Viktorya dönemi İngiltere'sinde doğmuştu ve varlıklı bir ailenin kızı olarak eğitim aldığı Oxford'dan birincilikle mezun olmuştu.
İki kere dünyayı dolaştı ve Fransızca, İtalyanca, Almanca, çok iyi Türkçe, Kürtçe, Farsça, Arapça öğrenmişti.
Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yıllarca arkeolog olarak birçok bölgeyi dolaştı.
Coğrafyaya ve Arap kabilelerine dair o kadar derin bilgilere hakim olmuştu ki İngiliz devleti onun bir casus olarak hizmet vermesini istedi.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında İngiltere adına casusluk yapan Gertrude Bell bir çok Arap aşiretini Osmanlı'ya karşı kışkırtmayı başarmıştı.. Hatta Irak sınırlarını kendi elleriyle çizdi, Irak tahtına Kral Faysal'ı o geçirmişti.. Bu kadının gerçekten sıra dışı bir hayatı var ve Osmanlıya o kadar yakındı ki tarihte Osmanlıya ait ne kadar görsel fotoğraf var ise bu ajan tarafından çekilmişti.
Fakat uzatmayayım genç yaşta bir kutu uyku hapı içerek yaşamına son vermişti.
Satranç oyunu ta o zamanlarda başlamış idi. Şah, vezir, kale, at, piyon o zamanlarda belirlenmiş idi.
Çünkü bu zamanlara o zamanlardan bakmak gerekiyor.
Gertrude Bell’i detaylı ne yaptığını incelemek isterseniz size bir link yazıyorum. Yok yahu daha neler diyeceksiniz…
Newcastle Üniversitesi Gertrude Bell Arşivi : http://gertrudebell.ncl.ac.uk/
Gertrude Bell Ortadoğu devletlerinin haritasını özellikle Irak haritasını harıl harıl çalışarak bizatihi çizmiştir.
Bizde ise değiştirilemeyen haritalar gereği nüfuslar değişmiştir. Değişen nüfuslar içerisinde bir sürü ajanlar..
Değişimin çok büyük bir bölümü 1923-1924 yıllarında yaşanmış ancak geriye kalan az sayıda olayda 1930 İsmet İnönü-Venizelos sözleşmesine dek zorunlu göç uygulamasına devam edilmiştir. Zorunlu göç gerek Türk gerek Yunan ekonomisinde yaklaşık yirmi yıl süren ağır bir krize yol açmıştır.
Kurtuluş savaşı,2. Dünya savaşı derken, darbeler ihtilaller derken 1980 lerde yeni Dünya düzeni tekrar ayarlanmaya başlamış.
Ortadoğu’nun yeni planları seksenli yıllarda Ortadoğu’da otuz yeni devlet kuracağının hesabını yapmışlar.
O günden bugünlerin Arap baharının hayalini kurmuşlar.
Bu yıllarda 1978’ler de bu hesabın bir aparatı olarak PKK kurulmuş.
Türkiye’de, Irak’ta ve Suriye’de farklı Kürt devletleri kurulması o zamanlar da bürokrat veya vekiller aracılığı ile ifşa etmiş hesaplarını ona göre yapmışlar.
Sen neyle meşguldün o gün?
Bir sağdan bir soldan diyerek denge siyaseti ile ülkeyi suhulete kavuşturma sevdasında bir grup subay darbe yapmaktadır.
1990 lar da tarikatçı Özal'ı devirmeye uğraşmakla meşgulken bir seyahat sonrası kalbine(cinayete) yenik düşecektir.
Bir türlü boynunu kaldıramayan bir ülkedir.. Türkiye.
Biz bir sonraki hamleyi tahmin edemeyip tavla oynarken bizimkiler, İngilizler içimize sızanlar eliyle satranç gibi 30-40 yıl sonrasının şah ve mat için harıl harıl beyin patlatıyorlar.
Bugün Pençe Kilit operasyonuna benzer bir harekat planlanır Kuzey Irak’a. Musul ve Kerkük esas alınarak Misakı Milli sınırları esas alınarak bir plan yapamamışsın.
Zamanın ABD başkanı Bush, diğeri Irak Lideri Saddam olmak üzere ikisi de seni buyur zaten senindi yeni gelmedin geri gel demişler girememişsin Kuzey Irak'a. Girip te, senin olanı alasın, PKK'yı bitiresin.
O zamanlar da Türkiye’de bir genelkurmay başkanı görev süresi sona ermeden 3 Aralık 1990 tarihinde kendi isteğiyle Genelkurmay Başkanlığı görevinden emekliye ayrıldı. Emekli olmadan önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Körfez Savaşı'na Türkiye'nin de iştirakini sağlamak için Genelkurmay Başkanlığına yazılı bir emir göndererek Türkiye'ye dışarıdan asker gelmesi ve yurt dışına asker gönderilmesi için gerekli hazırlıkların yapılmasını istedi. Necip Torumtay ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu savaşa hazır olmadığı kanaatindeydi. Ayrıca böyle bir hazırlık yapılabilmesi için sadece cumhurbaşkanın imzası yeterli değildi, bütün bakanların da imzaları gerekiyordu. Özal'ın bu emrivakisi karşısında Torumtay, hiç kimseye haber vermeden sadece Genelkurmay II. Başkanıyla konuştu. Emeklilik dilekçesini yazdı ve ilgili kurumlara gönderdi. Özal emeklilikten vazgeçirmeye çalışsa da kabul etmeyerek emekli oldu.
Biz daha neler ile meşguldük o gün?
Devrin ekonomi bakanı Güneş Taner Özal’a harekatı neden yapamayacağımızın ekonomik gerekçesi olarak askerin yemek giderinin ne kadar olacağı hakkında görüş beyan ediyordu.
İlkemiz vardı o zamanlarda da.
Yurtta sulh, cihanda sulhla.
Ve gencecik tığ gibi delikanlılar, insanlar PKK ile mücadele adı altında bir bir kara toprağın bağrına düşüyorlardı.
PKK’ya her türlü desteği verdiği tespit edilmesine rağmen sen her defasında meclisinde onaylamışsın altını oyan Çekiç Güç denen hain gücü söküp atamıyorsun. Elin kolun bağlanmış.
Ve bugün Kuzey Suriye’deki ve Kuzey Irak’taki kanton devletlerin temeli atılıyordu.
Doğuda bugün belediyelere kayyum uygulamasını eleştirenler HADEP’in seçimlere SHP ile girip milletvekili, belediye başkanı olmalarının önünü açılıyordu.
Biz neyle meşguldük o günler.
Mesela irtica vardı. Laiklik elden gidiyordu. Dinci anarşi vardı.
PKK ile bir mücadele vardı ki bazı yerlere girilemiyordu. Şimdilerde petrol fışkıran Gabar dağları kurtarılmış bölgeydi.
İktidar kavgaları, koalisyon hükümetlerinin kısa süren ömürleri ile ve sonrasında çıkan krizler ile.
Ekonomik kriz çıkartmakla meşguldük.
Sen terörle mücadele ederken birileri sana verdiği tarihi eser etkili menzili 400 metre menzilli silahı kullanmana müsaade etmemiş, mühimmat ve yedek parça vermemiş, karaborsadan Kuzey Iraktan Kalaşnikof almışsın ama hala uyanmamışsın bu silahları kendimizin yapması lazım diye uğraşmamışsın.
Kıbrıs çıkarmasını silahımız olmadığı için yapamadığımızı çıkarma gemimiz olmadığı için yapamadığımızı unutmuşsun.
Paran ile silah alamamışsın. Sana ambargo uygulamışlar sende hay hay demişsin.
Sen neyle meşguldün o günlerde?
Türk yerli silah sanayii mühendislerini bir bir sütten kazalar ile tereyağından kıl çekercesine katledilmelerini seyretmekteydin.
Ve intihar süsü verilerek üstü kapatılırken cinayetlerin sen gözlerini, kulaklarını kapatmışsın.
Görmemişsin, duymamışsın susmuşsun.
İsrail’le silah anlaşmaları yapmakla asırlırlık tankların yeniden revizyonu için adeta yalvarmışsın.
Başörtülü , dindar avlamakla, tek yerli lastik üreticisi irticacı şirketleri iflas ettirmek ile geçmiş güzelim yıllar.
Fetö'nün önünü açmakla övünmüşsün. Devleti altın kasede Fetö’ye teslim edilmiş bir tek adı konmamış okyanus ötesi hikaye anlatılıyordu millete hizmet hareketi adı altında.
Teröristin başı Apo'yu bir şekilde almışsın, PKK bitme noktasına gelmiş ama PKK'ın bölge halkını istismar ettiği sosyal konularda hiçbir sosyal politika geliştirmemiş, PKK'nın Kürt halkını istismar edip taraftar toplamasını seyretmişsin.
Sen neyle meşguldün o gün?
Ekonomik kriz çıkarıp halkı soymakla meşguldün. ABD’den Kemal Derviş’i getirip bir kukla hükümet kurup gittiği yere kadar demekle meşguldün.
Bir belediye başkanını okuduğu şiir nedeniyle devleti yıkacak deyip, Erdoğan'ı hapse tıkmakla.
Tehlikenin farkına varmıştılar. Önlem almaya çalışıyorlardı.
Peki;
Erdoğan, "Yeni ve güçlü bir Türkiye" diye yola çıkıp, ekonomiyi düzeltip, enflasyon ve faizleri düşürüp tarihi kalkınma rekorları kırarken, yollar, köprüler yapıp, sağlık sorunu çözerken.
Dünyanın en büyük havaalanı, yerli otomobil, nükleer santral, Kanalistanbul ve yerli silah yapacağım derken, 2023 hedefi koyup ülkeyi dünyanın en büyük on ekonomisi arasına sokacağını ilan etmişken.
İsrail'e "On munite" BM'ye "Dünya beşten büyüktür" diye haykırırken sen ne’ yapıyordun?
Cumhuriyet mitingleri.
Cumhurbaşkanı seçtirmemek için 367 krizi. E muhtıra veriyordun.
Gezi kalkışması.
40 yıldır tüm iktidarların destek verip devletin bütün kapılarını sonuna kadar açtıkları Fetö’yü çözüp terör örgütü ilan ederken sen ne yapıyordun ?
Yolsuzluk var diye bağırıyordun.
Saray’ın klozetlerinde altın arıyordun. Sarayın masraflarından bahsediyordun.
ABD uşağı Fetö haini devlete darbe yapmaya kalktığında millet tankların önüne dikilmişken ve sonra bunları yargıya teslim etmişken sen ne yapıyordun?
Bankamatiklere koşuyordun. Sela okuyan müezzinleri darp ediyordun.Sessizce sıvışıp kahveni yudumlarken hayır haberler bekliyordun üzerine düşen bir görev olur ise yapmak için.
Sarayın darbesi deyip, kontrollü darbe diye bağırıyordun.
Teröristler için adalet yürüyüşü yapıyordun.
Elin oğlu on bin km. öteden gelip sınırımızda terör örgütleri kurarken sen ne diyordun?
“Ortadoğu bataklığında ne işimiz var?”
Devlet askerimizi, polisimizi ve vatandaşlarımızı şehit eden PKK'yı, hendeklere gömerken, sınırında devlet kurmaya kalkan terör örgütüne müdahale edip Cerablus'a, Bab'a, Afrin'e orduyla girdiğimizde sen ne diyordun?
“Hendeklerdeki arkadaşlar!”
“PYD, topraklarını koruyan bir yapıdır.”
“Aman Afrin'e girmeyin.” diyenler koro halinde iken Selahattin Demirtaş Türkiye’nin mal mal bakacağını söylerken bir anda Edirne’de cezaevinde kuzu kuzu gökyüzüne uçurtmalar uçuracağından habersiz atıp tutuyordu.
Türkiye devletine parmak sallıyordu.
Adam okyanus ötesinden gelip darbe yaptırmaya kalkacak, sınırlarımızda milli güvenliğimizi tehdit edecek devletler kurmaya kalkacak, ne yapacaktı Erdoğan?
Esas Türk milleti ne yapacaktı?
Tayyip Erdoğan ne demişti 15 Temmuz darbe girişiminde sağlam temelleri atılan Cumhur İttifakı ne yapacak idi?
Buyurun darbe yapın, buyurun devlet kurun mu diyecekti?
Devleti mi böldürseydi?
Geçmiş yöneticiler gibi ABD ne diyorsa onu yapıp milletini mi satsaydı?
Adam "Bu milleti bölemeyeceksiniz" diye haykırıyor yıllardır.
Ama siz; "Bunlar bu zamlar hep Tayyip'in yanlış politikaları yüzünden başımıza geldi" diyorsunuz.
Patates, soğan güle güle Erdoğan sloganları atıyordunuz.
Evet...
Bunlar hep Erdoğan yüzünden başımıza geldi.
Çünkü cumhuriyet tarihi boyunca bu kadar net ve yüksek sesle Batı'ya rest çeken tek lider Erdoğan’da ondan.
Çünkü milletin başı dikti artık.
Demek ki, milletin hakkını savunmak, vatanı böldürmeyeceğim demek yanlış politika size göre.
‘’Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan’’ derken kuru sıkı bir işaretten bahsetmiyormuş.
Dolar artıyormuş, benzin artıyormuş..
Arttığı kadar...
ABD bize yaptırım yaparmış.
Yaptığı kadar...
Beşli kumar masası iktidar olmayı değil, Erdoğan’ı yıkmayı hedefliyorlarmış.
Topunuzun gelmesi kadar..
Şimdilerde bir araya tekrar gelmez isek buralar Tayyipistan olurmuş.
Bunun sonu savaşa kadar gidermiş.
Gittiği kadar...
Gitmediği kader..
Ne kadar o kadar..
Bu uğurda ölürsek Cennet bizim, yaşarsak vatan.
Siz hep Tayyip'in yüzünden dersiniz ama.
Ben de size derim ki bir hesap var o hesap ki akıllar delirecek.
Mevzu Tayyip Erdoğan değil siz hala anlamadınız mı?
Yeniden büyük Türkiye dirilecek…
Ya da şah damarı kesik bir Dünya..
Kan dökmeyi seven bir millet değiliz. Ancak söz konusu vatansa dünyanın şah damarını keseriz.
Söz konusu vatan..
Gerisi teferruat..
Yazarlar
-
Düzceli Yusuf BeyIRAKLI AZİZ VE EĞİTİM SİSTEMİMİZ SAKSIDA ÇİÇEK YETİŞTİRİYOR.. 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Muzaffer FıratPOLİTİK MASTÜRBASYON YAPAN TATMİNCİLER SÖZÜM HERKESE.. 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tezcan SolmazKarneler Geldi Ama Asıl Değer Notlarda Gizli Değil 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fatih ÖZÜDOĞRUŞİİR VE ŞAİR.. 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alparslan AKBAŞKim Kazanacak ? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
By GölgeEKREM İMAMOĞLU’NUN EMNİYETTEKİ İFADESİ DÜNYA BASININDA İLKE DEFA BURADA. 22.03.2025 Tüm Yazıları
-
Gökalp AtsızDüzce Dağı 8.07.2024 Tüm Yazıları
-
Fotolu YorumREFAH’TA ÇADIRLARA SIGINAN SAVUNMASIZ ÇOÇUKLAR BURADA BİZ VARIZ DİYE DUA EDİYOR. 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
AvrupalıNeden Murat Aydın? 22.02.2024 Tüm Yazıları
-
Kul Garip (Ekrem Gül)Fatih Sultan Ruhu Dirildi Bugün 30.05.2022 Tüm Yazıları
-
Özer AkbaşlıFındık üretimi yaparken neleri atlıyoruz? 18.04.2022 Tüm Yazıları
-
Av. Elvan KılıçOrman yangınlarının cezai boyutu 2.08.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.06.2025
4.06.2025
1.06.2025
26.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
9.05.2025
1.05.2025
16.04.2025
12.04.2025