WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05362004002

Düzceli Yusuf Bey

Düzceli Yusuf Bey
Düzceli Yusuf Bey
Tüm Yazıları
MİLLET BİRBİRİNİ YEMEK ÜZERE DİKKAT EDİN..
13.09.2023

 

1905 Yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Theodore Roosevelt, kendi dönemindeki Kızılderili liderleri ile bir toplantı düzenlemiş.

O dönemin Kızılderili şefleri trenle New York’a getirilmişler. Bir heyet kendilerini karşılamış ve şehri gezdirmeye başlamış.

Sokaklardaki insan seli, arabaların, iş makinalarının gürültüsü Kızılderili şeflerini bir hayli şaşırtmış.

Derken bir aralık Kabilelerden birinin şefi olan Kara Geyik dikkat kesilmiş, yanındakilere bir Ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söylemiş.

Yanındaki diğer reisler de onu onaylamışlar fakat diğer beyaz adamlar böyle bir şey olamayacağını, olsa bile onun sesinin bu gürültü içinde duyulabilmesinin mümkün olmadığını ifade etmişler.

Kara Geyik ısrar etmiş, bindiği arabayı durdurmuş ve ileride bir parka doğru gitmeye başlamış. Derken orada bir ağustos böceğinin görmüş. İşte demiş ses buradan geliyor.

Herkes hayretler içinde kalmış.

“Olamaz” demişler, “Sende doğaüstü güçler var.”

“Hayır” demiş Kara Geyik,

“Ağustos böceğinin sesini duymak için doğaüstü güce ihtiyaç yok. Bu sizin ilginiz ile bağlantılı bir şey.

Bakın demiş şimdi size bir şey göstereceğim:’

Hemen cebinden metal bir 50 sent çıkarmış ve kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarlamış… Para metal gürültüsü çıkararak belli bir yol almış.

Bir anda sesi duyan herkes “acaba benden mi düştü.” diye paraya bakmaya başlamışlar.

Kara Geyik yanındakilere sormuş.

‘Benim ne demek istediğimi şimdi anlayabildiniz mi?’

“Anlamadık” demişler

Bakın demiş;

“Bir insan için önemli olan nelere değer verdiğidir. Çünkü her şeyi ona göre duyar, ona göre görür ve ona göre hisseder. Siz doğaya değer verseydiniz, Ağustos böceğinin şarkısını duyardınız. Paraya değer veren insanlar en küçük bir metal sesinde hemen dikkat kesiliveriyorlar’…

Niye mi bu hikâyeyi  anlattım? Şimdi bunun üzerinde biraz konuşalım müsaade ederseniz…

Bu günlerde herkesin dilinde ‘’zam, zam, zam’’ kulağında para sesi.

Bugün benzine, mazota, çaya devlet zam yaptı.

Kahvede 1 çay 1 ay içerisinde 10 TL olur.

Okullar açıldı. Kış geliyor. Kızıldereli  der ki‘’dağdaki yaban elmalar çok vermiş ise yıkılıyor ise kış çok soğuk olacakmış yok elma yoksa ortalığı seller götürecek..

Libya’da tarihte görülmemiş sel felaketi her yer felaket.

Millete dokunmayın. Bakın söylüyorum bu millet bu kışı geçirir fakat yerel seçimlerde bunu affetmez..

Osmanlı tokadına hazır olun.

Kiracı ev sahibini vurmuş. Ev sahibi kiracıyı bıçaklamış.. Her yer vurgun.

Bu günler de memurdan keyiflisi yok.

Tek ezilmeyen bu enflasyona yenilmeyen gurup bu kesim.

Bir fabrikada müdürlük yapan bir arkadaşım bir polis memuru ile aynı maaşı alıyorum dedi. Altımda 40 kişi çalışıyor. Eleman bulamıyoruz .Asgari ücreti unuttuk.16bin tl ilan verdik gelen yok.

Herkes paranın sesini aramıyor. Parayı düşürmüş onu arıyor.

Bu nedir kardeşim?

Bu nasıl zam?

Geçen sene 30TL olan şeker fasulye 120TL olmuş.

Yakında döner mi yiyelim kuru fasulye mi tercih edilecek.

Marketler pandemi deki bereketli günleri geride bırakmış enflasyon ile yaşıyorlar.

Bir yerde 10 TL olan bir ürün başka bir yerde 25 TL bu kadar olmaz.

Karageyik ABD’nin yerlisi bugün bizim ülkenin yerlisi de köylü.

Bugün bir köylü ile konuşuyorum.

3 Ton fındık alıyorduk geçinip gidiyorduk.60 Kilo fındık aldık.

Cevizlerde ceviz elmalarda elma yok.

İneğe ne yem alabildik ne saman.

3 inekten 2 sini sattık.

Şimdi iş arıyorum.

Yoksa bu sene geçinemeyeceğiz.

Bu günlerde bizim köylümüz paranın sesini de unutmuş.

Hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Ve siyasette herkes yerel seçimlere hazırlanıyor.

Bir siyasi senaryo daha oynatılma aşamasında.

Ama millet piyango, kazı kazan, sayısal loto dan totoyu on ikiden vurma derdinde.

Bizim orman bahar aylarında kuş cıvıltıları ve yemişlerle dolar(buradaki dolar para değil) taşarmış, hayvanlar ziyafet çekermiş. Yaz aylarında da eğlenceler başlar şarkılar eşliğinde partiler verirlermiş.

Tüm bunlar olurken çalışkanlığıyla tanınan Karınca çiçeklerden tohumlar, ağaçlardan meyveler, topraktan da yemişler toplar kış için biriktirirmiş. Soğuk havalarda sobasında yakmak için odunlarını da hazırlarmış. Hiç yorulmaz, hiç şikayet etmezmiş. Büyük bir disiplin ve ciddiyetle işini yaparmış.

Fakat bu sene farklı olmuş çok eğlenmiş.

Ağustos Böceği ise bambaşka bir karaktere sahipmiş. Elinde kemanı ile bütün bahar ve yaz ayları boyunca partilerde gezmiş, yemiş ve eğlenmiş. Üstelik kış için hiçbir hazırlık yapmamış. En sevdiği şey yiyip, içip, yatmakmış. Üstelik çalışkan karıncayı görünce onunla dalga geçmiş ve yazın tadını çıkarmayı bilmediğini söylemiş ona. Ter içindeki zavallı karınca ona cevap bile vermemiş.

Gel zaman git zaman günler geçmiş ve kış gelmiş. Bembeyaz kar toprağı sarıp sarmalamış. Herkes evine çekilmiş, ortalığı bir sessizlik sarmış.

Karınca sıcacık evinde akşam yemeğini yerken kapısı çalmış. Kapıyı açınca karşısında Ağustos Böceği’ni görmüş ve:

-Hayırdır, demiş.

-Çok üşüdüm ve acıktım. Kimse bana  yemek vermedi ve evine almadı. Bana yardım eder misin?, demiş.

Karınca sinirli bir şekilde ona bakarak:

-Bütün yaz gezip eğlendin beni de Düzce günleri gibi ot festivali dut festivali senin bu festival benim bu festival eğlendirdin. Ben de sana uydum. Herhangi bir şey toplamadım.

Biraz önce karasinek geldi şurada azıcık ısınalım dedi kapıyı kapattık sobada ısıttık yedik.

Ağustos Böceği işte o ana kadar yaptığı hatanın farkına varmamış ve bir anda kapı kapanmış..

Ağustos böceği ötmüyor. Millet paranın sesini de unuttu artık dinlemiyor.

Ne mi yapıyor?

Bir birini yemek üzere benden söylemesi..

Bu millet bahara çıkar ama bu seferde unutursa sonu iyi olmaz diyorum.

Ama sizce unutur mu?

Bence yine unutur..

Unutmaz ise.. Tarih yeniden yazılır..

 

 

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.