WhatsApp Hattı
WhatsApp Haber İhbar Hattı

05362004002

Düzceli Yusuf Bey

Düzceli Yusuf Bey
Düzceli Yusuf Bey
Tüm Yazıları
‘’İSTİBDAT’’ DİYENLERE SORMAK LAZIM KİMDEN ALDINIZ BU AĞZI?
24.05.2022

Tek bir yöneticinin toplumu baskı altında yönetmesine dayanan düzen, baskıcılık, hiçbir hakkın ve özgürlüğün bulunmadığı tek adam yönetimine istibdat deniyor.

Tarihte; Meşrutiyet yönetimini tahta geçebilmek için kabul eden II. Abdülhamit, Sadrazam’ın gölgesinde kalmayı hazmedemeyerek, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşını bahane ederek parlamentoyu, (Meşrutiyeti) lağvetti.

 II. Meşrutiyet ilan edilene kadar geçen döneme Osmanlının yıkılışını ömrünü uzatan 30 senelik iktidara Abdülhamit’in İstibdat (baskı) dönemi denir.

Bu dönemde anayasal haklar kısıtlanmış ve baskılar artmıştır. Yapılan baskı çoğunlukla “meşrutiyet yanlıları” üzerine olmuştur. Hafiye teşkilatı kurulmuş, jurnalciler teşekkül etmiştir. Tıpkı 15 Temmuz gibi  III. Meşrutiyeti ilan etmek için Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilan edenler zamanlar değişse de , mekanlar değişse de, insanlar değişse de akıl ve yöntem aynı kalıyor.

Hafiye Teşkilatı nasıl çalıştı/çalıştırıldı yeterince bilmiyoruz. Bilinen bir gerçek varsa oda şudur; o dönemde Abdülhamit ve uygulamaları yeterince anlaşılamamıştır. Elden giden bir imparatorluk ve  en yakınından başlayan ihanetler.

Bugünkü Kabataş Erkek Lisesi okul müdür odası çok acıklı bir olaya sahne olmuştur. SULTAN ABDÜLAZİZ 1861 ile 1876 yılları arasında Osmanlı tahtında bulunan Sultan Abdülaziz de Fatih'ten sonra ölümü en fazla tartışılan padişahtır. Tahttan indirildikten birkaç gün sonra 4 Haziran 1876'da Feriye Sarayı'nda bugünkü Kabataş Erkek Lisesi müdür odasında bilekleri kesilmiş bir halde bulunan padişahın tahtan indirilmenin üzüntüsü ile intihar ettiği söylenir. Ancak öldürülmüş olma ihtimali daha kuvvetlidir. Okul müdürümüz Selman Bey bir insanın iki bileğini kesmesinin mümkün olmadığından bahsetmiş idi.

Ondan sonra çok kısa süre Sultan V. Murat  31 Ağustos 1876'da tahta çıktı ve 31 Mart Vakasından kısa bir süre sonra, Abdülhamit 27 Nisan 1909'da, tahttan indirilene kadar ülkeyi yönetti.

Çünkü dönemin Batı yanlısı ‘aydın!’ diye bilinenlerle, ‘İslamcı’ diye tanınanların bir kısmı, uygulanan sisteme karşı çıktılar.

Bugünden farkı yok. Aydın denilen kesim CHP AK Parti iktidarına  İslamcı denilen kesim Saadet, Deva, Gelecek ,Hatta cemaatler dikkat ederseniz karşı çıkıyorlar. Hatta bazı cemaatler istibdat diye bağıran Meral Akşener’in partisi İyi Partiye oy verilmesi konusunda efendi hazretlerinin tavsiyesi ve duası olduğuna dair bildiri dağıtıyorlar.

Hatta M. Akif Ersoy bile “İstibdat” şiirini yazacak kadar ileri gitti. Sonra Abdülhamit’ten özür şiiri dahi yazdı. Sonra gene bunlardan bir kısmının, “Ulu Hakan’ı anlayamadıklarını itiraf edip, mezarı başında ‘ağıt’ yaktıkları dahi olmuştur. Ama nafile!

Tarihçi Mustafa Armağan’ın: ‘Bu kısıtlayıcı (İstibdat) tutumun elbette eleştirilecek yanları vardır ama “güvenlik mi öncelikli, yoksa özgürlük mü?” sarmalına takılan bir aklın ikinci uca yani özgürlüğe meylettiği görülmemiştir.’ derken bir hususa dikkat çekmektedir o da güvenliğin tehlikede olduğu bir yerde, özgürlükten bahsedilemeyeceğidir. Ermeni komitacılarının hazırladıkları bomba suikastını düşünecek olursak, sıkı tedbir almanın gerekliliği daha iyi anlaşılacaktır.

Tarih hep örtüşür ve tekerrür eder.

2.Abdülhamit’in torunu olduğunu iddia eden Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu:

"Evlad-ı Osmanlı olarak biz geriye dönersek siz deliye dönersiniz.” Derken kaçtığınız gemilerle mi diye soranlara bir gerçeği hatırlatmakta fayda var.

1908’de İstibdada karşı koyan ruh neyse Gezi de odur. Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet.” Demişti Meral Akşener. Bu aslında bir itiraftır. O gün Abdülhamid e karşı oluşan direnişi tümüyle yabancı istihbarat elemanlarının organize ettiği ortaya çıkmıştı. Ama Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış İstanbul İşgal devletleri tarafından işgal edilmişti.

Bugün bu ortak proje akılını yani ‘’Tayyip Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin ana fikrini’’ ortaya atan akıl yerli ve milli değildir.

Bugün de istibdat diyenlere karşı dün Cumhurbaşkanı Misakı milli sınırlarına çekilecek olan güney sınırları için yeniden askerimize sefer görevi düştüğünü söyleyerek bir kere daha sefer bizden zafer Allah’tan diyerek Suriye’deki bir hareketin ayak seslerini Dünya’ya ilan etmiştir.

İstibdat diyenlere inat Hedef Kızılelma, hedef tam bağımsız Türkiye diyecek kadar yürekli ve azimli olmak gerekir.

Tarihten ders alarak.

Ve gel seni tarihe gömelim desem sığmazsın diyen satırlara inat hain planları tarihe gömmek için herkesin çalışması gerekir.

En fazlada vatan millet sevdalıları..

İstibdat diye bağıranlara cevap söyle olmalı.

Her şeye rağmen, kalbimiz kırık, gönlümüz yaralı, karnımız aç, cebimiz boş, tencere kaynamıyor bunların hepsi doğru.

Tamam bunlara sebep olan bir iktidarın tası tarağı toplayıp gitmesi lazım ama ‘’İstibdat!!! diye biri bağırıyorsa amaç Tayyip Erdoğan’ı yıkmak değil amaç Türkiye Cumhuriyetidir.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir sözü ile bitirelim. ’’Kan dökmeyi seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatan ise; Dünyanın şah damarını keseriz.’’

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Düzce Son Haber (duzcesonhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.