Fırsatlar bulutlar gibidir gelir ve kaçar. Gitmez resmen kaçar.

Değerli okuyucularım senin ipin kimin elinde diye sormuş.

Âl-i İmrân Suresi - 103 .  Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız ayetine ram olmuş bir ipe sarılmışız gidiyoruz.

Ticaret ile uğraşan 3-4 tane çalışanı olan  bir işletmemiz olup bu işletme ile evimize ekmek götürmeye çalışıyoruz.

Hayatımız boyunca memur olmadık.

Öğretmen olabilirdik. İktisat okuyan biri olarak daha önce Milli Gazete , Mersin’de yerel gazetelerde köşe yazmış birisi olarak, hasbel kader bir şiir kitabımızda var.

Ama maaş karşılığı kalem oynatmadan hayatımızı ikame edebiliyoruz.

Siyasette bulunduğumuz zamanlardan çok zevk almadığımız için bağımsız gönüllü vatanseveriz.

Söz zamanında söylenirse kurşun kadar etkilidir. Geçmişte de yazdım.

Sayın Akşener; esnafın(!) birisi burası Kürdistan dediğinde ne Kürdistanı ulan!! diyebilseydin Türkeş gibi o zaman kimse  İYİ partiyi tutamazdı. O zaman derdik ki İYİ parti olmuş. Ama kem küm sus pus olup İP’in bir yerlere bağlı ise hiçbir şey diyemez…Kafanı önüne eğer çıkarsın.

Şimdi de Gaziantep Büyükşehir Belediye başkanı Muharrem Sarıkaya diye bir gazeteci(!) ile röportaj yaparken İHA muhabirine tekme tokat girdiğinde ayağa kalkıp şöyle deseydi o gece Fatma Şahin’in popülaritesi olan reyting izlenme oranları iyi olan ,halk tarafından sevilen bir siyasetçi olarak akıllara kazınırdı.

Davos’ta nasıl toplantıyı yöneten gazeteciye bir daha Davos’a gelmem diyerek toplantıyı terk edip İsrail Cumhurbaşkanı’na ağzının payını veren ve gazeteci bozuntusuna ‘one minute’ diyen Recep Tayyip Erdoğan gibi cevap verse ayağa kalkıp gitse  ertesi gün Dünya ayağa kalkar ve alkışlar..

Muharrem bey kendinize gelin. Siz kim oluyorsunuz da bir emekçiye bir gazeteciye muhabire bir insana tokat atıyorsunuz. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz.

Millete saygınız yok, o gazeteciye ve kurumuna da saygınız yok bana bu saygısızlığı nasıl yaparsınız.

Bu ne terbiyesizliktir diyerek programı bitirip terk etseydi kahramandı. Yarın manşetler Muharrem Sarıkaya’dan gazeteciye tokat yerine

‘’Fatma Şahin terbiye yoksunu saygısız gazeteciye haddini bildirdi’’ manşetleri daha hoş olurdu.

Çünkü gazeteci Fatma Şahine, millete terbiyesizlik yapmıştır ve bunun cevabı o anda verilmeliydi.

Aydın Doğan’ın dönemin Başbakanı Mesut Yılmazı villasının kapısında pijamaları ile karşılamasının vermiş olduğu medya 4. Güç algısına gelemeyip halen kendisini 1.güç gören işgüzarlar var maalesef.

Fakat Ak Parti’de nedense Mehmet Keleş, Melih Gökçek, Merhum Kadir Topbaş’ın görevden el çektirilmesinden bugüne galiba genel merkezden gelen bir talimat ile hiç bir siyasetçi gazeteciler ile olumsuz diyaloga girmiyor.

Fakat muhalefet partileri gördüğünüz gibi darp etme(Lütfü Türkkan Gebze’de gazeteciyi yardımcılarına şoförüne dövdürtmesi gibi) vurma, aşağılama her türlü hakaret ve küstahlığı yapıyorlar.

Ak Parti’den kimseye hakaret edilmesini istemeyiz. Fakat yeri geldi mi bu gazeteci dukalığının ağzının payını vermek şart olur. Vermesen  mazlumdan yana garibandan yana tavır koymamış olursunuz.

Kendilerini bir şey zanneden gazeteciler vardı halen de var.. Bunların bir kısmını ağzının payını Sedat Peker verdi.

Fakat siyasette gazeteciler ile iyi geçinmek zorundadır diye  altın kuraldır. Bu kuralı bilinç altında yer edince bazen dil tutulması akıl tutulması yaşanabiliyor.

Değerli Okuyucumuza bir cevap olması ve ipimizin ucunu tutanı tam anlatamamış olabiliriz.

Fakat çok sevdiğim bir bilmece ile bitirelim.

Değerli Galvanizli Boru.

Alın size bir soru. Neden deliktir boru?

Cevabınızı bekliyorum.

Saygılarımla…