Bir dizi karakteri olan Dilber için "Tarlamı sattım, sana ev aldım" diye paylaşım yapan Tanju Özcan, Necip Fazıl Kısakürek'e "ahlaksız" demiş.

Babaannemin çok güzel bir sözü var ağzından çıkanı bilmeyenler için ‘’İt ürmüş kervan yürümüş.’’

Tanju Özcan: "Biz Bolu Belediye Meclisi olarak salona ismi verilen ahlaksız ve ilkesiz zatın adını kaldırdık!

Yerine Kıbrıs fatihi Bülent Ecevit'in ismini koyduk." demiş.

Bir Fransız atasözünde denildiği gibi, “Hırsıza hırsız olduğunu unutturursan sana AHLAK dersi vermeye başlar”.

Tanju Özcan'a alçak sözlerini ona iade ediyorum.

CHP'li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, yaptığı paylaşımda büyük Türk şairi, fikir, aksiyon ve dava adamı Üstad Necip Fazıl Kısakürek'e hakaret etmesi esasen kuyruk acısından.

Günümüzde birçok ideolojik ve siyasi tartışmalara konu olan Necip Fazıl hayatı boyunca gelip gidenler yaşayanlardan biridir.

 Gençliğinde bohem bir hayat yaşamıştır. Tam Tanju Özcan’ın yaşadığı alkolden ölmek üzere olan bir adammış. Öyle ki Fransa'da yaşanan yıllarda alkol ve kumara bağlılığından dolayı kazandığı evin kirasını bile ödeyemeyip hayatta kalmış, yurt dışında sefil bir hayat sürmüştür.

Her ne kadar dindar takılsa da, bir anda imana gelmiş gibi görünse de, Necip Fazıl'ın kumara, alkole, kadına düşkünlüğü gençlik yıllarında yazdığı şiirlere de yansımıştır. Kadın bacakları şiirindeki kadını şu şekilde ifade edilmiştir:

Tıpkı senin kadına bakışın gibi. Her kadını ‘’Dilber’’ görmen gibi. Çünkü sizde parti bile pavyonda ele geçiriliyor. Ayık gezmezdi senin gibi. Ama şairdi.

Tıpkı Can Yücel gibi. Tıpkı Carls Bukowski gibi.

Her ayağın bastığı yerde sanki kalbim var,

Kalbim ki vahşi bir zevk alır ezilişinden.

Ömrümün geçtiği yolda bana sorsalar,

Gidiyorum bir kadın bacağının peşinden.

Bir kadının içinden ağlayışı, gülüşü,

Gözlerinden ziyade bacaklarına yakın,

Bir lisandır onların duruşu, bükülüşü,

Kadınlar! onlar varken konuşmayınız sakın.

İnce sütunlardaki ilahi güzelliğe

Bacakların ruhudur şekil veren diyorum

Bacakları bir kalın örtüde saklı diye

Mermerde kalbi çarpan Venüs’ü sevmiyorum.

Boynuma doladığın güzel putu görseler

İnsanlar öğrenirdi neye tapacağını.

Kör olsam da açılır gözüm, ona sürseler

İsa’nın eli diye, bir kadın bacağını.

Gençlik yıllarında kadınların güzelliğini anlatan Necip Fazıl'ın hayatı kendi anlatımıyla 1934 yılında Abdülhakim Arvasi ile tanışmasıyla değişmiştir. Arvasi ile tanıştıktan sonra Fransa'da kumarhanelerden çıkan genç gider, yerine dinine bağlı, şeriatçı bir yazar gelir. Arvasi'nin, hayatlarının nasıl değiştiğini şu mısralarla dile getirdiğini:

“Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum;

Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum”

Sen ne dersen de rahmetle anıyoruz.

Büyük şair Necip Fazıl Kısakürek’i.

Fikirleriyle zihinleri, dizeleriyle gönülleri inşa eden büyük bir mütefekkir, dava adamı, şair…

“Zindandan Mehmed’e Mektup”ta bir ümmetin acısını,

“Sakarya Türküsü”nde bir milletin direnişini haykıran ses…

Allah ve ahiret davasını, kelamın en derin, en kudretli haliyle dile getiren Üstad’ı rahmet, minnet ve özlemle yâd ediyoruz.

“O’nu arayan kendini bulur, kendini arayan O’nda yok olur.”

Peki kıyamete kadar Necip Fazıl okunacak, hatırlanacak, dua edilecek insanları etkileyecek.

Peki sen Tanju Özcan seni kim hatırlayacak?

Sen ölünce ne olacaksın.

Bir fıkra var. Ankara Pavyonu Escobar’da anlatılır.

Piro Kemal ile  Köçek Tanju  pavyonda oturuyorlarmış. Tanju Piro Kemal’e demiş ki:

- Ula Piro. Ula Kemal sen bir gün öleceksin! Mezarında otlar bitecek. Sonra bir inek bu otları yiyecek. Sonra o inek lap lup sıçacak. Ben de gelip o poklara diyecem ki 'Ula Piro Kemal çok değişmişsin'

Piro çok sinirlenir:

- Ula Köçek. Ula Tanju sen de bir gün öleceksin!

Senin de mezarında otlar bitecek.

Sonra bi inek gelip bu otları yiyecek. Sonra o inek lap lup sıçacak.

Ben de gelip o poklara diyecem ki 'Ula Köçek Tanju hiç değişmemişsin, dünyada da poktun hala poksun' .

Ha bu fıkra Karadeniz’de Temel İle Dursun arasında geçer.

(1 )İt ürür, kervan yürür. Doğru yolda olanlara çatanlar, kervana ürüyen köpekler bu kervana benzer.

(2)Köçek genellikle kadın kıyafetleri giyen ve eğlendirici olarak istihdam edilen genç , erkek ve fiziksel olarak çekici bir köle dansçıydı.