Kameralar önünde işlenen hunharca cinayetler, aile içinde dışarıya taşan şiddetli kavgalar, ahlaksızlıklar evli erkek evli kadınla bile bile hayat yaşar hale geldi.

Allah korkusu ve namus kavramlarından yoksun olanlar iblisler çağını yaşatır hale geldiler.

Çocuk istismarları ve bakmaya kıyamayacağınız yavrularımıza kıyan domuz ruhlu insanlar, uyuşturucu, hap, eroin, metamfetamin, kokain, esrar, crack (Taş), afyon, morfin, marihuana, haşhaş, kloroform, eter bin bir çeşit madde.

Sahtekârlık, dolandırıcılık, hırsızlık ve sosyal çürüme içine giren daha birçok zararlı davranışa katkı vermek için insanlar birbiriyle neredeyse bir yarış halindeler.

Elimizdeki akıllı telefonlar bağımlılık derecesinde telefondan 40 milyon insan kumar bağımlısı olmuş. 20 Milyon insan porno bağımlısı olmuş. Sanal kumara harcanan 50 Milyar dolar para. Ev hanımları evli barklı veya gencecik kız iki açılıyor saçılıyor ve başka hiçbir şey yapmadan ayda 150 bin liradan fazla parayı cebine atıyor. Ondan sonra yılın tamamını tatillerde, gezmelerde, orada burada.60 yaşındaki Fatma Nine 20 yaşında tiktok’ta sevgili buluyor eşini bırakıp gidiyor.

Bana aşkım dedi. Bana tost yaptı diye sevgilisini arıyor.

Bu gidişat ürkütücü, bu gidişat çok kaygı verici... Ekonomik çöküntü sosyal çöküntüyü getiriyor. Fakat ekonomi kendini bir şekilde toplar. Toplumsal çürüme maalesef kendini iyileştirmez. Türkiye’deki herkes de bunun farkındadır. Yarınlarda bu saydığım başlıklarda suç işleme potansiyeli olan birine bugünü sorsan, o kişi bile bugün için gidişattan kaygı duyduğunu söyleyecektir.

Bir bakıyorsunuz, bu cevabı verecek olan o kişi bile yarın karşımıza sosyal çürümeye katkı sağlarken çıkabiliyor.

Türkiye’de yaşanan olaylar ruhumuzu kanatacak seviyeyi aşmıştır.

Burada da büyük Türk ailesi maalesef aile olmaktan çıkmış herkes evinde yalnızlar ülkesini oynamakta.

Merhamet yok. Vicdan yok. İzan kayıp. Hatır bitik. Kanaât önderleri suskun ve yitik. Hocalar dut yemiş bübül. Adalet adil değil.

Devlet yöneticileri maalesef çok müsrif. Her şeyi kendi cebinden harcıyor sanki. Tasarruf kayıp balık memo.

Nurettin Topçu yine bir sözünde “Merhametin olmadığı yerde insan yoktur” der. Artık çoğu olayda insan göremez olduk. Çünkü orada merhametin “m”si yok!

Haberler sosyal medya, sabah programları 3 sayfa haberleri ile dolu. Kim kimin namusuna el uzatmış, nasıl uzatmış, ne kadar uzatmış.

 “Benim inandığım sistemde sabah bir masumun öldürüldüğünü duyarsanız, akşam darağacında sallanan birini görürsünüz.

Necip Fazıl Kısakürek gibi kimse diyemiyor.

Kimse demiyor ki herkes eline koluna diline beline sahip olsun.

Urfa’da bir köyde küçücük Narin kızımız aile tarafından katledildi.100 gün olmuş halen devlet katil arıyor.

Tekirdağ'ın Marmara Ereğlisi ilçesinde 15 yaşlarında iki kız çocuğu evde tabancayla vurulmuş halde bulundu.

Geçen haftalarda Ankara’da bir merhametsizlik örneği daha yaşadık. İçine şeytan girmiş bir adam, bir babayı haraç isteyip vermediği için 3 yaşındaki çocuğunun yanında kurşun yağmuruna tutarak öldürdü. Bir anadan, babadan doğmadığı belli olan bu peydahlama katil, 3 yaşındaki o çocuğun babasına sarıldığında dahi merhamet etmedi, vicdana gelmedi. 3 kuruş haraç için birinin canını alarak katil oluyor ve üç yaşındaki çocuğa hayatı boyunca unutmayacağı bir travma yaşatarak onu babasız bırakıyor.

İsrail 400 gündür çocuk kadın demeden katlediyor..

Merhameti, ahlakı, hayâyı, vicdanı toplum içinde tekrar tesis etmezsek yarınlarımız bu gidişatla ciddi tehlike yaşayacaktır. Herkes bunun farkındadır. O halde farkında olan yetki sahipleri acil önlemleri almalıdır. Geleceğimizi şimdiden kurtaralım yarın geç olmadan…

Çocuklarımızı tahsile gönderiyoruz. Çocuklarımız sonra bizim celladımız oluyorlar.

Bazen onlara demeliyiz ki "Bırak tahsili evlâdım, sen ilkin bir hayâ öğren!"

Bugün talebelik artık ilim yolculuğu değil, diploma avcılığıdır. Çocuk doktoru para için bebeklere kıyar hale gelmiş.

Nureddin Topçu yıllar önce günümüzün en büyük ihtiyacını “Bize bir insan mektebi lazım. Bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun; her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın, hayâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın, vicdanlarımıza her an Allah'ın huzurunda yaşamayı öğretsin.” şeklinde tarif ediyordu.

"Üç hakimin hükmünde hata aranmaz: Kalbin, kaderin, ölümün."

Kalbi hayâ etmeyen millet kaderine küsmüş ve ölümü kurtuluş olarak görmektedir.