Özellikle maliye ve vergi denetmenleri harıl harıl çalışıyorlar.

Bugünlerde Düzce Vergi Dairesi denetmenleri düğün salonlarına gitmişler.

Anlat. Anlat kulağa hoş geliyor dediğinizi duyar gibiyim.

Düğün salonları sahiplerine ‘’ Şu kestiğiniz faturalarınızı getirin bir inceleyelim’’ denilince koşa koşa getirmişler.

Düğün salonları aylık 200 bin 300 bin tl fatura kesmişler. Bazı düğün salonları 40 bin 50tl fatura veya fiş kesmişler.

Gitmeden öncede müşteri gibi düğün salonlarını aramışlar veya bir bay bir bayan denetmen gidip düğün için fiyat sormuşlar. Aranmışlar.

Birde Jandarmadan düğün bildirimi yapanların listesini almışlar.

Fakat düğün salonları Ağustos ayında 2-3 adet düğün yapmışlar görünüyorken jandarmadan alınan listeler tak diye önlerine konulunca takke düşmüş kel görünmüş.

Ciddi usulsüzlük cezaları yazıldığı için düğün salon sahiplerinde bir cenaze durumu var bugünlerde.

Arayıp bir geçmiş olsun deyiniz.

Bayram değil seyran değil siz düğün sahiplerini hep öpüyordunuz devlete de bir öpücük verin bakalım demiş maliye.

 Bu arada acaba evlenen çiftlere de ceza yazılacak mı?

Çünkü fiş veya fatura kesmemek vergilendirme acısından suç olduğu gibi almamakta suç.

Gelin ve damatlara yeni evlenen çiftlere cezalar gelir ise şaşırmam.

Bu arada gerçekten fiş kesmeyen o kadar işletme var ki.

Ekmek fırınları, kuyumcular, berberler, güzellik salonları, sanayi deki oto parçacılar, oto tamirciler, çay ocakları, emlakçılar, bunlarda yazarkasa var mı yok mu bilen yok. ‘’Fatura alabilir miyim veya kredi kartı ile ödeyebilir miyim?’ deyince hemen fiyatlarımıza KDV dahil değil %20 veya ne oranda ise KDV sini öderseniz tabi ki kredi kartı ile ödeyebilir fatura alabiliyorsunuz.

Biz millet olarak direk vergiyi sevmiyoruz.

Esnaf olarak ta vergiyi sevmiyoruz.

Giydirilmiş vergileri tıpış ödüyoruz.

Vergi olmadan devlet olunmuyor.

Sigara da ,benzin de mazotta, araç alımlarında ciddi vergiler var. Ama kazandığımızdan vergi vermek aklımıza gelince kazanmıyoruz.

Doktor beyin Akçakoca’da yazlık villası var.

Merkez Şıralık’ta tripleks ultra lüks villası var.

Yaylaya bir şato kondurmuş ki sormayın.

Evde herkesin altında son model arabalar.

Özel okullar.

Dubai de tatiller ama asgari ücretli kadar gelir vergisi vermiyor.

Geliri damardan alıyor.

Devlette ne yapsın.

Dinsizin hakkından imansız gelirmiş hesabına gel bakalım diyor.

Bir yerde okudum çok hoşuma gitti sizinle de paylaşmaz isem olmaz.

Lokantanın birinde o yörenin en tanınmış pehlivanı çorba içiyormuş. Derken zayıf cüsseli bir müşteri daha girmiş içeriye. O da çorba istemiş. Garson çorbayı getirmiş, müşteri limon da istemiş. Garson "Beyefendi son limonu şu karşıdaki beye verdim maalesef limonumuz kalmadı" der. O sıska görünümlü müşteri de " olsun o beyefendinin sıktığı limonu getir" der. Garson da " aman beyefendi o buraların en namlı pehlivanı onun sıktığı limonda su mu kalır" der. Müşteri "olsun kardeşim sen getir" der. Pehlivan da olanları göz ucuyla seyretmektedir. Garson gider pehlivanın masasındaki sıkılmış limonu getirir ve masasına bırakır. Pehlivan sıkılmış limonun suyunun çıkmayacağını bildiği için bıyık altı gülmektedir.

Yeni gelen o sıska görünümlü müşteri suyu sıkılmış limonu alır ve öyle bir sıkar ki çorbaya inen suyun şıkırtısı öbür masalardan duyulur. Hem Pehlivan hem de diğer müşteriler şaşkınlık içinde kalmıştır. Özellikle gururu da kırılan Pehlivan sıska müşterinin yanına gider ve

"Bu yörede gücü ile nam salmış en ünlü pehlivan benim. Sen kimsin ki bu limondan hala su çıkartabildin? Bana adını bahşeder misin yiğidim" diye sorar?

--Tabii! Mehmet Şimşek...